Genellikle uyuduğumuz süre zarfını “dinlenme” olarak algılama eğilimimiz olsa da bedensel dinlenme, uykunun sadece bir yan ürünüdür. Uyku aslında beden için değil, beyin için gereklidir ve her gün belli bir süre uyumak, beynin belleğe bağlı duygularını düzenleyen, karar verme ve yaratıcılık gibi fonksiyonların restorasyonu ve güçlendirilmesi için önemlidir. Bilim insanları, uykunun beyni bir sıhhi tesisat sistemi gibi temizleyen ve hücresel yapısını değiştiren süreçleri keşfediyor.
Periyodik beyin bakımı
Gün boyu sistematik bir şekilde veri yüklemeye maruz kalan beyin, algılarımızın doğru çalışması için her gün aynı sistematik şekilde bakıma da ihtiyaç duyar. Son yıllarda gerçekleştirilen araştırmaların tamamı, beynin doğru işlev görebilmesi için yeteri kadar uyumak gerektiğine dikkat çeker nitelikte. Aynı zamanda, sağlıklı ve verimli bir öğrenme süreci için de zamanında ve yeterli düzeyde bir uyku şart.
https://giphy.com/gifs/xThuWtn5T7kCt3qcDu
Bilim insanları, daha önce beynin, beyin dokuları yoluyla toksik maddeleri süzerek temizlendiğini düşünüyorlardı. Ancak izleyen araştırmalarla sadece düzenli ve yeterli bir uykunun, atıkların beyin üzerinden çok daha hızlı yok edebildiği anlaşıldı. Yani, yetersiz bir uyku, ‘kötü protein’leri temizleme konusunda da yetersiz kalıyor. Lenf sisteminden türeyen ve toksik atıkları vücudun dışına atan bu sıvı temizleme sistemi “glikom sistemi” olarak adlandırılıyor.
Detaylı temizlik
Beynin atıkları filtrelemesi, aynı zamanda Alzheimer ve Parkinson gibi nörodejeneratif hastalıkları da önleyici etkiye sahip. Temel olarak, omurilik sıvısı, beyin ve omuriliğin etrafında kalarak her altı ila sekiz saatlik periyotlarda, -yani uyuduğunuz süre boyunca- beyni süzer. Bu işlem, nörotoksinleri, özellikle de, beyinde kümeler halinde bulunan ‘beta-amiloid’i (amino asit içeren ve Alzheimer’ın gelişmesine neden olan peptid zincirini) temizlediğinden, uyku eksikliği söz konusu olduğunda bu sistem düzgün çalışmaz ve zararlı kalıntılar birikmiş olur.
Teknolojiyi yatak odanızdan çıkarın
Araştırmacılar, akıllı telefonlarımızla birlikte uyumayı, bu cihazların gece boyunca 3G – 4G gibi güçlü sinyaller göndererek beyni hücresel bazda etkilemesine ve atıkların beyinden temizlemesi sürecini verimsizleştirmesine sebep olduğu için doğru bulmuyor. 2007’de yapılan araştırmalar, akıllı cihazların gönderdiği radyasyonun beynimizdeki elektrotlar tarafından alındığını tespit etti. Bunun yanı sıra, WiFi ekipmanından yayılan elektromanyetik sinyallerin insan beynini nasıl etkilediği de araştırılan konular arasında.
Uyku düzenimiz genetik bir saatle belirlense de çevresel ve yaşamsal faktörler de uykunun süresi ve kalitesi üzerinde belirgin bir etkiye sahiptir. Yani uykuya ne kadar ihtiyacımız olduğunu yorgunluk seviyemiz değil, beynimiz belirliyor. Ortalama dört ila beş saat uyku uykunun yeterli olmadığını belirten araştırmacılar, uykulu hissedilmese bile, beynin her gün kendisini yenilemek, daha yaratıcı düşünebilmek, duygu ve düşünceleri düzenleyebilmek için altı ila sekiz saate ihtiyacı olduğundan söz ediyor.
Kaynak: Quartz