Özet
- Japonya’da ‘orman banyosu’ adı verilen uygulamanın, kalp hızı ve kan basıncını düşürmek, stres hormonu üretimini azaltmak, bağışıklık sistemini güçlendirmek gibi pozitif etkileri olduğu kanıtlandı.
- 2004-2012 yılları arasında Japon araştırmacılar, orman banyosunun insanlar üzerinde fizyolojik ve psikolojik etkilerini incelemek için yaklaşık 4 milyon dolar harcayarak 48 terapi şekli geliştirdi.
- 498 gönüllünün katılımıyla ormanda vakit geçirmenin psikolojik etkileri üzerine yapılan bir deneyde, ormanda vakit geçiren deneklerin daha dinlenmiş ve strese daha az eğilimli oldukları görüldü.
Spor salonlarından doğaya dönüş
Amerikalı Yazar, Filozof ve Şair Henry David Thoreau, 1854 yılında şehrin karmaşasından kopup, Walden Gölü kıyısında geçirdiği yıllara ait deneyimlerini aktardığı Walden; Or, Life in The Woods (Walden: Ormanda Yaşam) isimli kitabında, bugün dahi, hala aykırı sayılabilecek fikirlerini okuyuculara aktarmıştı. Doğanın nimetlerinden faydalanarak kendine bir yaşam düzeni oluşturan Thoreau, aynı zamanda tasarladığı bu ‘kendine yeten’ düzeninin de ilk uygulayıcısı oldu. Thoreau’nun eko-terapiye dair anlatıları, artık bilim tarafından da destekleniyor. Japonya’da spor salonlarına yıllık ücretler ödemek çoktan popüler olmaktan çıktı ve ‘orman banyosu’ adı verilen uygulamanın, kalp hızı ve kan basıncını düşürmek, stres hormonu üretimini azaltmak, bağışıklık sistemini güçlendirmek ve genel rahatlama hissini arttırmak gibi pozitif etkileri olduğu yapılan araştırmalarla kanıtlandı.
Görmek bile iyi geliyor
Japonya’da bilimsel bir terapi metodu olarak kullanılan orman banyosu (temel olarak sadece ağaçların varlığı) 1982’de Ormancılık Bakanlığı’nın “shinrin-yoku” sözcüğüyle birlikte topluma kazandırdığı bir terapi yöntemi. Uygulama şu anda, Japonya’da Ulusal Halk Sağlığı Programı’nın bir parçası. Ülkede yapılan çalışmalar, ormanda yaşamak zorunda kalmaksızın, sadece yeşil alana (örneğin ofisinizin penceresinin dışındaki ağaçlara) bakmanın bile kas gerginliğini ve kan basıncını düşürmeye yardımcı olduğunu gösterdi. Japonya’daki 24 farklı ormanda yapılan araştırma, insanların ağaçlık bir alanda gezinirken, stres hormonunun, şehir içinde yürüdüğü bir yola göre yaklaşık yüzde 16 düştüğünü ve uygulamanın yaklaşık 15. dakikasından sonra, deneklerin kan basıncında düzelmeler olduğunu ortaya koyuyor.
Ormanın fiziksel etkisi
2004-2012 yılları arasında Japon araştırmacılar, orman banyosunun insanlar üzerinde fizyolojik ve psikolojik etkilerini incelemek için yaklaşık 4 milyon dolar harcayıp nihayetinde 48 terapi şekli geliştirdi. Araştırmacı Profesör Qing Li, ormanda geçirilen zamanın öncesine ve sonrasında bağışıklık sistemini zedeleyen hücrelere odaklanarak, vücuda etki eden kanser hücrelerinin ormanda vakit geçirdikten sonraki değişimlerini gözlemledi. Yapılan araştırmalar, orman havasının hissettirdiği pozitif enerji haricinde, ormanda soluduğumuz phytoncide -bitkilerin çürümeden ve böceklerden korunmak için salgıladığı ahşap özü- maddesinin, stresi hafiflettiğini, bağışıklık sistemini güçlendirdiğini ve vücudu kansere karşı güçlendirici etkilere sahip olduğunu gösteriyor.
Psikolojik etkisi
498 gönüllünün katılımıyla ormanda vakit geçirmenin psikolojik etkileri üzerine yapılan bir deneyde, katılımcıların iki kez ormanda, iki kez de orman dışında vakit geçirmeleri istendi. Deneyde, ormanda vakit geçirdikten sonra katılımcıların önemli ölçüde daha az düşmanlık ve depresyon belirtileri gösterdikleri gözlemlendi. Aynı zamanda ormanda vakit geçiren deneklerin daha dinlenmiş ve strese daha az eğilimli olduklarının saptandığı araştırma, orman banyosunun psikososyal strese bağlı olarak gelişen hastalıkların riskini azaltabilecek bir tedavi yöntemi olabileceğini gösteriyor. Ayrıca çocuklarda dikkat eksikliği, hiperaktivite gibi rahatsızlıkların semptomlarının, doğayla temas edildiğinde azaldığı görülüyor.
Tüm bu bilgiler ışığında, sera etkisi ile mücadele eden, havayı temizleyen, erozyonu önleyen, enerji tasarrufu yapan ağaçların iyileştirici potansiyelleriyle -şaşılmayacak şekilde- hem psikolojik hem fizyolojik olarak güçlenmemize sağladıkları katkı pek ‘yadsınabilir’ görünmüyor.