Diğerlerinden farklı
ARFID, yani Kaçıngan / kısıtlayıcı gıda alım bozukluğu, yaygın olarak bilinen (anoreksiya nervoza gibi) yeme bozukluklarından farklı çünkü ”bozuk beden algısı” ya da kilo verme isteğiyle alakası yok ve teşhis konanların büyük çoğunluğu çocuklardan oluşuyor.
Belirtilerinin erken çocukluk döneminde yaşanan (yemek sebepli) tıkanma, kusma gibi deneyimlerden, bakım veren kişi ile kurulan sağlıksız ilişkiden ya da depresyon ve kaygı gibi psikososyal sorunlardan kaynaklanabileceği belirtiliyor.
Yeterince bilinmiyor
ARFID erkek çocuklarda diğer yeme bozukluklarına kıyasla daha yüksek görülme yüzdesine sahip ancak teşhis konan çocukların yüzde 70’i kız çocuklardan oluşuyor. Bu kategorinin, Akıl Bozuklukları Teşhis ve İstatistik Elkitabı’na 2013 yılında girmiş olması, AFRID’i diğer yeme bozukluklarına kıyasla daha az bilinir yapıyor.
Kanada’da Gençlik Sağlığı Dergisi’nde yayınlanan güncel bir araştırma, çocuk hastalıkları uzmanlarının, akıl sağlığı profesyonellerinin ve ebeveynlerin daha iyi destek verebilmelerini sağlamak amacıyla konuyu enine boyuna tartışıyor. Araştırmayı yapan uzmanlar çalışmalarının farkındalık yaratmasını umut ettiklerini belirtiyor.
Yemek seçmenin ötesinde
Araştırmayı yürüten ekipten Kanada Çocuk Hastanesi’nin Yeme Bozuklukları Programı hekimi Dr. Debra Katzman ‘’ARFID sadece seçici yeme davranışından ibaret değildir; DSM-5’in son derece zorlayıcı bir teşhis kategorisidir.’’ sözleriyle, teşhis için yetkin uzmanlara güvenmek gerektiğine dikkat çekiyor.
ARFID tedavisi, hem medikal hem de psikososyal yönten yürütülmesi gereken zorlu bir süreç olarak tanımlanmış. Katzman ‘’Tedavi edilmezse çocuklar ve gençler için uzun vadede ciddi sonuçlar doğurabilir.’’ ifadelerini kullanıyor.
Uzmanlar ‘’Kaçıngan / kısıtlayıcı gıda alım bozukluğu’’ konusunda bilinçlenmenin, hastalığın önlenmesine ve tedavisine katkıda bulunacağına ve bu noktada ilk ve en önemli alanın ev olduğuna dikkat çekiyor. ‘’Bu konuda endişesi olan ebeveynler, sorunun aylar hatta yıllarca sürmesini beklemeden, çocuk doktorları ya da aile hekimleriyle konuşmalılar.’’
Kaynak: Good.is