Sosyal medyanın yalnızca 10 yıldır hayatımızda olduğuna inanmak güç. Sosyal platformların popülerliğine ve onlarla geçirdiğimiz sürenin ciddiliğine karşın, akıl sağlığımız üzerindeki etkilerine dair pek bir şey bilmiyoruz. Facebook ve akıl sağlığı ile ilgili 65 araştırmayı konu alan güncel bir değerlendirme ise platformu bağımlılık, depresyon, kaygı, beden algısı, yeme bozukluğu ve hatta alkol kullanımının da aralarında bulunduğu bir dizi ‘’olumsuz etki’’ ile ilişkilendiriyor.
İyi de ondan geliyor kötü de
Günde 1.13 milyar insanın aktif olarak kullandığı Facebook, bu değerlendirmede şu şekilde nitelendirilmiş:
Bir yandan sosyal bağ ve aidiyet gibi insan için merkezi olan ihtiyaçlara cevap verirken diğer yandan sürekli ilgi ve etkileşimi teşvik eden bir platform olarak – kimliğinize ilişkin bir profil oluşturup sürdürmekten, tüm bildirimlere ve güncellemelere yetişmeye – akıl sağlığı için zararlı etkileri olabiliyor.
Bulgular karmaşık olsa ve daha fazla araştırmaya ihtiyacımız olduğuna işaret etse de araştırmacılar, Facebook’la ilişkilendirilen akıl sağlığı sorunlarının kapsamını şaşırtıcı bulduklarını ve sosyal ağların sağlığımız üzerindeki potansiyel etkilerini göstermesi bakımından önemli olduğunu vurguluyor.
Bulgular kabaca şöyle:
Facebook bağımlılığı
Büyük resim: Bağımlı kullanıma, genel kullanım durumunda görülmeyen kötü hissetme ve akıl sağlığında kötüleşme durumları eşlik ediyor.
Detaylar: Araştırmacılar ‘’kompülsif ya da alışılmış’’ kullanım olarak tanımladıkları ve olumsuz kişisel çıktıları olduğu belirtilen bağımlı Facebook kullanımı hakkında 5 makaleyi incelemiş. Bağımlı kullanımla genel kullanımın karşılaştırıldığı çalışmalarda, platformda geçirilen zaman, giriş yapma sıklığı ve Facebook arkadaşlarının sayısı gibi kriterler değerlendirilmiş. Ancak genel kullanım, bağımlı kullanımın öncülü olarak gösterildiği için bu, karmaşık bir ilişki olarak da nitelendirilebilir. Başka bir deyişle bağımlı kullanım akıl sağlığı bakımından olumsuz sonuçlarla ilişkilendirilirken, sadece Facebook’u kullanmak bile nihayetinde bağımlı kullanıma dönüşebiliyor.
Kaygı
Büyük resim: Facebook kullanımı – halihazırda kaygı sorunu yaşayanlar dahil – kimi insanlar için kaygıyı tetikleyebilir ya da azdırabilir. Sosyal bağlarını Facebook üzerinden kuranlar için ise azaltabilir. Sosyalleşmek için Facebook kullanımının, akıl sağlığı adına olumlu etkileri olsa da, herhangi bir sosyal bağ hissetmeksizin kullanmayı sürdürmek akıl sağlığı için kötü sonuçlar doğurabilir.
Detaylar: Mevcut 7 araştırmaya göre, Facebook yoluyla sosyalleşen kişiler daha az kaygı duyduklarını belirtirken, zamanının çoğunu Facebook’ta geçiren kişiler, kullanımın kaygılarını tetiklediğini veya artırdığını ifade etmiş. Bir araştırma ise yüz yüze görüşme zorunluluğunu ortadan kaldırdığı için insanların Facebook kullanırken daha rahat hissettiklerini vurgulamış. Yani platform zaten kaygı sorunu olanlar için iyi bir sosyalleşme yolu sunabiliyor. Bir başka araştırma ise Facebook’un sosyalleşmek için kullanılması ile sosyal kaygının artışı arasında ilişki kurarak işleri biraz karmaşıklaştırmış.
Depresyon
Büyük resim: Araştırmacıların depresyon ve Facebook kullanımına ilişkin 18 araştırmayı incelemeleriyle, Facebook ve depresyon arasındaki ilişkinin de tıpkı kaygıda olduğu gibi kim olduğunuz ve platformu nasıl kullandığınızla ilgili olduğu saptanmış.
Detaylar: Eğer kişiler Facebook’ta sosyal destek buluyorsa, daha az depresyon belirtisi ifade etme eğilimi gösteriyor. Daha depresif semptomlar ise sitede geçirilen süre ve olumsuz durum güncellemeleri gibi spesifik ölçütlerle ilişkilendirilmiş. Nörotik, olumsuz düşüncelere sahip ya da sosyal olarak kendilerini başkalarıyla kıyaslamaya eğilimli kişiler için de Facebook kullanımı depresyonla ilişkilendirilmiş.
Beden imgesi
Büyük resim: Facebook kullanıcılarının bedenlerine ilişkin memnuniyetleri cinsiyetten bağımsız olarak, Facebook kullanmayanlara kıyasla çok daha düşük. Facebook’ta harcanan zaman ile beden bilincinin objeleştirilmesi ve buna bağlı olarak gelişen ‘’bedenden utanma’’ duygusu kaynaklı yeme bozuklukları ilişkilendirilmiş.
Detaylar: Araştırmacılar beden algısı, yeme bozukluğu ve Facebook kullanımı arasındaki potansiyel bağlantıyı inceleyen 14 araştırmayı analiz etti. Facebook kullanıcıları, kullanıcı olmayanlara kıyasla daha fazla kendilerini (objeleştirerek) yargılama ve fiziksel görünümlerini başkalarınınkiyle kıyaslama eğilimi gösteriyor. Facebook kullanımının artması da bozuk yeme davranışlarının artması ile ilişkilendirilmiş. Bir başka araştırma ise Facebook arkadaşlarının sayısının çokluğu ve sosyalleşme amacıyla kullanım ile incelme isteğinin artışı arasında ilişki kurmuş. İlginç şekilde erkekler, başkalarının paylaştığı fotoğrafların, kendi bedenleri ile ilgili kötü hissetmelerine sebep olduğunu daha çok ifade etmiş. Bir başka ilgi çekici bulgu ise fiziksel olarak görünür olunan durum güncellemelerine olumsuz yorumlar almak ile beden ölçülerine, yemeye ve kiloya ilişkin kaygılar arasındaki kuvvetli ilişki olmuş.
Değerlendirmede ayrıca Facebook ve alkol kullanımı arasındaki ilişki de 15 çalışma üzerinden analiz edilmiş ve içlerinden birkaçında ‘’erken yetişkinlik döneminde sosyal ağ kullanımının alkol tüketim davranışını etkileyebileceği’’ ve sosyal ağları daha geniş olan insanların alkole bağlı problematik davranışlar sergileme eğilimi gösterdikleri belirtilmiş.
Yine de bütün bu değerlendirmenin ortaya bir nedensellik koymadığını hatırlamakta fayda var. Bu bulgular Facebook’un akıl sağlığı üzerinde doğrudan bu etkilere sahip olacağı anlamına gelmez ancak sosyal medya ile ilişkimizin karmaşıklığı hakkında fikir verebilir.
Siyah ve beyaz yok
Araştırmacılar, Facebook’un bizim için temelde iyi mi yoksa kötü mü olduğunu sormaktansa, daha nüanslı sorular sormamız gerektiğini düşünüyor. Örneğin Facebook’un pasif kullanımı (başkalarının profillerini incelemek) bazı kimselerin Facebook kullandıktan sonra aktif kullananlara (zaman tünelinde bir şey paylaşanlara) nazaran daha depresif hissetmelerine sebep oluyor olabilir mi?
Bu, Facebook’un neden ‘’kim olduğumuza bağlı olarak’’ akıl sağlığımız için iyi de kötü de olabildiğini açıklamamıza yardımcı olabilir. Örneğin kimi insanlar bu platformun duygusal ve sosyal destek almak gibi faydalarını görüyor ve bu da zaten temelde öğrencilerin birbirleriyle bağlantı kurması için tasarlanmış bir ağ için gayet anlaşılır bir etki. Öte yandan bu çalışma, yaygın Facebook kullanımının bu şekilde olmadığına ve akıl sağlığına etkide belirleyici olanın, kişinin platformla nasıl etkileşime geçtiği ve oradaki içeriği nasıl yorumladığı olduğuna dikkat çekiyor.
Bir başka dikkat çekici husus ise Facebook’ta çok arkadaşa sahip olmanın güçlü sosyal bağlar anlamına gelmeyebileceği. Aslında pek çok çalışma Facebook arkadaşlarının sayısı ile akıl sağlığı arasında negatif korelasyon buluyor – yani ne kadar çok Facebook arkadaşı, o kadar kötü akıl sağlığı olarak ifade edilebilir.
Ne yapmalı?
Araştırmacılar, kişilere günlük hayatlarında Facebook kullanımından kaynaklanan olumsuzluklar hissetmeleri durumunda kullanımı kısıtlamalarını öneriyor. Nereden başlayacağınızı bilemiyorsanız işe bildirimleri kapatmakla, uykudan önce kullanımdan kaçınmakla ve iş ya da çalışmalarınız esnasında çıkış yapmak gibi daha sağlıklı kullanım şekilleri benimsemekle başlayabilirsiniz. Araştırmacılara göre herkesin Facebook kullanımına düzenli aralıklarla mola verip bunun kendilerini nasıl etkilediğini görmeleri yararlarına olabilir. Kullandığınız özelliklerin ve işlevlerin miktar ve türlerini göz önüne alarak kişisel dengenizi anlamak, sosyal ağların zararını en aza indirerek faydalarını görmenize yardımcı olacaktır.
Kaynak: ThriveGlobal