Bu yazının orijinali ”8 Unrealistic Expectations That Hold You Back” başlığı ve Dr. Travis Bradberry imzasıyla Linkedin‘de yayınlanmıştır.
Üstbiliş etkisi
Beklentilerinizin, yaşadığınız gerçeklik üzerinde, hayatta her şeyden daha belirleyici bir etkisi vardır. Amaçlarınıza ulaşmaya gelince, başaracağınıza dair bir inancınız yoksa, başaramazsınız.
Louisiana State Üniversitesi’nin bir araştırmasına göre, kendine inancı olan insanlar, olmayanlara kıyasla üstbilişsel fonksiyonlarını daha çok kullanıyor. Bu da beyinlerini daha çok kullandıkları ve sorunları çözmek için daha çok ‘beyin gücü’ne sahip oldukları anlamına geliyor. Üstbiliş, sorunları farklı açılardan ele almayı ve yaklaşımınızı bunlara göre uyarlamayı mümkün kılışı bakımından, başarı için özellikle önemli kabul ediliyor.
Beklentileriniz başkaları için de önemli
Beklentileriniz sizi olduğu kadar başkalarını da etkiler. 1960’lara kadar geriye gittiğimizde dahi, inançlarımızın, başkalarının davranışlarını yönlendirme gücü olduğunu ortaya koyan bir Harvard araştırmasıyla karşılaşabiliyoruz. Bu çalışmada, öğretmenlere rastgele seçilmiş bazı çocukların zeki oldukları söylendiğinde, çocukların sadece sınıfta değil, standart IQ testlerinde de daha iyi performans sergilediği görülüyor.
Aslında, insanların yapabileceklerinin en iyisini, onlara inandığımızda görürüz. Araştırmalar birine inandığımızda olanları şöyle açıklıyor:
- Başaracağına inandığımız kişiye, başarısız olacağını düşündüğümüz kişilere kıyasla daha iyi davranırız.
- İnandığımız kişiye daha çok fırsat tanırız.
- Onlara daha doğru ve faydalı geri bildirimlerde bulunuruz.
- Zamanımıza değeceğini düşündüğümüz için onlara daha çok öğretiriz.
Şüphelerinizin, bir kişiye ya da bir şeye olan inancınızı gölgelemesine izin vermenin, pratik anlamda başarısızlığı kesinleştirici bir etkisi vardır. Uzmanlar bunu ‘nocebo etkisi’ olarak ifade ederler. Medikal prosedürler ve tedaviye ilişkin pek ümidi olmayan hastaların, yüksek başarı beklentisi taşıyan hastalara kıyasla kötü sonuçlar alma eğilimlerinin daha yüksek olduğu bilinir. Hatta doktorun, yüksek başarı oranı klinik anlamda doğrulanmış bir tedaviyi bile olumsuz bir tavırla sunması, olumsuz sonuç ihtimali yükseliyor.
Hayatı dar eden 8 beklenti
Beklentileriniz yaşadığınız gerçekliği şekillendirir. Hayatınızı hem duygusal hem fiziksel anlamda değiştirebilir. Hayatınızı lüzumsuzca zorlaştırma etkisi olduğu için, taşıdığınız yanlış beklentiler konusunda çok daha dikkatli ve bilinçli olmalısınız. Özellikle şu beklentilere karşı temkinli olmanızda fayda var – çünkü neredeyse her türlü sıkıntı ve tasa onlardan kaynaklanıyor.
Hayat adil olmak zorunda
Belki defalarca duyduk ve başkalarına söyledik: Hayat adil değil. Adalet kavramının karmaşıklığına dair bildiklerimize rağmen iş bunu pratiğe dökmeye gelince zorlanabiliyoruz. Şaşırtıcı şekilde pek çoğumuz farkında olmaksızın hayatın adil olmasını bekliyor ve yaşadığımız hakkaniyetsizliklerin – biz hiçbir şey yapmasak bile – bir şekilde dengeleneceğine inanıyoruz. Eğer bu düşünce şeklinin hakimiyeti altındaysanız ondan sıyrılmanızın zamanı geldi. Kendinizi adil olmayan bir durumun içinde bulduğunuzda ayağa kalkmak için harici kuvvetlere bel bağlamayın. Bazen herhangi bir teselli ödülü yoktur ve bunu beklemekten ne kadar çabuk vazgeçerseniz, fark yaratacak aksiyonları o kadar çabuk alabilirsiniz.
Fırsatlar kucağıma düşecek
Bir insanın yapabileceği en önemli şeylerden biri, kafasını dışarı uzatıp fırsatları kollamaktır. Terfiyi hak ediyor olmanız onun olacağı anlamına gelmez. Onu sizin ‘oldurmanız’ gerekir. Emek harcamanız ve sonra da gidip sizin olanı almanız gerekir. Eğer kendimizi bize verilenle sınırlandırırsak, başkalarının insafına kalırız. Harekete geçeceğiniz zaman düşünün: ‘Hangi adımları atmam gerekir?’, ‘Karşıma çıkacak engeller neler ve onları aşmak için ne yapmalıyım?’, ‘Beni hedeflerime yaklaştırmak yerine onlardan uzaklaştıran hatalarım neler?’
Herkes beni sevmeli
Pek çok saygın, nazik, sevimli insan birileri tarafından – bazen de somut bir sebebi yokken – sevilmez. Herkesin sizi sevmesi gerektiğini düşündüğünüz zaman, incinmemesi gereken duygularınızın incinmesine yol açmış olursunuz. İnsanların sizi seveceği kabulüyle haraket ettiğinizde kısayollara başvurur, karşınızdakinin duygu ve düşüncesini gerçekten anlamak için gerekli temeli atmaksızın talep ve isteklerde bulunmaya başlarsınız. İnsanlardan sizi sevmelerini beklemek yerine, onların güvenlerini ve saygılarını kazanmaya odaklanın.
İnsanlar benimle aynı fikirde olmalı
Bu belki de en zorlusudur. Elbette konuştuğunuz şeye hakimseniz, insanlar sizi ciddiye almalıdır ancak insanlardan sırf fikirleriniz kulağa pek hoş geliyor diye, nezaketen sizinle aynı fikirde olduklarını ifade etmelerini beklemek başka bir hikayedir. Sizin için bariz olan bir şey, farklı deneyimleri ve gündemi olan biri için o kadar bariz olmayabilir. İnsanlar sizinle aynı fikri paylaşmadığında alınganlık yapmayı ve sadece bir doğru cevabın olduğunu varsaymayı bırakın. Bunun yerine herkese ihtiyacı olanı sunabilecek çözümleri nasıl üretebileceğinize odaklanın.
İnsanlar ne demek istediğimi anlar
Kimse sizin aklınızı okuyamaz ve söylediğiniz şey nadiren diğerinin duyduğu ile aynıdır. Sırf konuşuyorsunuz diye insanların sizi anlamasını bekleyemezsiniz – açık ve net olmalısınız. Gerekli açıklamayı yapmaksızın birinden bir şey istediğinizde, onu -sadece siz anlamlı ve faydalı olduklarını düşünmediniz diye- önemli bilgilerden mahrum bırakmış olursunuz. Anlaşılır olmadığınızda iletişim mümkün değildir ve anlaşılır olmak için başka insanların perspektiflerini anlamanız gerekir.
Başaramayacağım
Başarısız olacağınızı beklerseniz, endişelendiğiniz sonuca ulaşma ihtimalinizi artırırsınız. Başarısız olmanız durumunda bazen başarıp bazen başaramayacağınızı kabul edin. Ancak bir şeyin peşindeyseniz onu yakalayacağınıza inanın. Aksi halde bunun gerçekleşme ihtimalini sınırlandırmış olursunuz.
Şeyler beni mutlu edebilir
Elbette materyaller ya da onlara sahip olmak kısa vadede hayatı daha eğlenceli ya da konforlu hale getirebilir ancak uzun vadede mutluluğu garantilemez. Çoğumuz, mutsuzluğumuzun gerçek sebeplerine odaklanmak yerine, gelecekte gerçekleşecek bir şeyin (terfi gibi) bizi mutlu etmesini bekleriz. İçeriyi onarmadan, dışarıdaki olayların ya da şeylerin – ne kadar isteseniz de – sizi mutlu etmesi mümkün değildir.
Onu değiştirebilirim
Bu dünyada değiştirebileceğiniz tek kişi vardır: kendiniz. O bile muazzam bir çaba gerektirir. İnsanların değişmelerinin tek yolu, değişim için gerekli istek ve imkanlara sahip olmalarıdır. Değişmek istemeyen birini değiştirmeye çalışmak – sanki sizin iyi niyetiniz ve geliştirme arzunuz onları değiştirebilirmiş gibi geldiğinden – yine de cazip görünebilir. Düzelteceğinizi düşündüğünüz için özellikle sorunlu insanları seçiyor bile olabilirsiniz. Bu hatalı beklentiye bir son verin. Özgün, olumlu insanlara yakın olun ve sizi aşağıya çeken sorunlu kişilerden uzaklaşın.
Başta kendinize inanmamak olmak üzere, başarının önündeki büyük engellerden biri olan beklenti hatalarına karşı bilinçli olmak işleri kolaylaştırabilir.
Kaynak: Linkedin