Hareket mi motivasyondan, motivasyon mu hareketten?
Sağduyumuz bize ruh halinin ve motivasyonun, harekete geçmekte öncül olduğunu söyler: Ne kadar iyi hisseder ve motive olursak, harekete geçmeye o kadar yatkın oluruz.
Bu pek çok durum için kesinlikle doğru olsa da; geçerli olmadığı bazı durumlar da vardır. Bazen iyi ve istekli hissetmediğinizde, zihinsel durumunuzu değiştirmek için yapabileceğiniz en iyi şey fiziksel durumunuzu değiştirmektir. Yani hareket, ruh halinizin belirleyicisi olur.
Akut durumlarda bu, kendinizi egzersiz yapmaya zorlamak, koşmak ya da iyi hissetmediğinizde bir arkadaşınızla yemeğe çıkmak kadar basit olabilir. Kaygı ve depresyon gibi rahatsızlıkların giderilmesinde başvurulan bilişsel davranışçı terapi, denklemin ‘davranış’ kısmına özellikle odaklanır. Düşüncelerimizi ve onları izleyen duyguları kontrol etmek – imkansız değilse de – oldukça zorken, davranışlarımızı kontrol edebiliriz.
Kendimizi zorlamak
Düşünceleriniz ve duygularınız, berbat olduğunuzu, canınızı sıkıp yatakta kalmaya devam etmeniz gerektiğini söylediğinde, kendinizi aksine inandırmak epey şans gerektirir. Kısılı kaldığınız bu halin etkisinden çıkabilecek şekilde düşünemez ya da konuşamazsınız. Ancak kendinizi herhangi bir şekilde harekete geçmeye zorlarsanız (‘zorlama’ kelimesi bilinçli seçilmiştir – çünkü kendinizi gerçekten zorlamanız gerekir), yapacağınız şey bulaşık yıkamak bile olsa, duygu ve düşüncelerinizi değiştirmek için kendinize iyi bir şans vermiş olursunuz. Duygu ve düşünceler bu şekilde her zaman değişmeyebilir ancak en azından kendinize bir şans vermiş olursunuz.
Aynı yöntem daha kronik durumlar için de geçerlidir. Uzun vadeli bir hedefinizde başarıya ulaşmak için yapabileceğiniz belki de en önemli katkı öncelikle kendinizi ortaya koymaktır. Bunu erkenden yapmak özellikle önemlidir.
Yeni bir şeye başlarken ruh hali ve motivasyon genellikle oldukça yüksek olur. Fakat sonra ilk zorlu dönemde (zorlu dönemlerden kaçış yoktur), ruh hali de, motivasyon da azalır. Soğuk sabahlarda koşmak yerine uyumayı tercih ederken, büyük bir projenin sonlarına doğru çalışma isteğinizi kaybederken ya da cicim aylarından sonra eşinizin söylediklerini dinlemeye o kadar da istekli hissetmezken olan budur. Yine de kendinizi harekete geçmek – koşmak, projeye odaklanmak ya da eşinize kulak vermek için – için zorlarsanız ve bunu sürekli yapmaya devam ederseniz ilginç bir şey olmaya başlar; ruh haliniz iyileşir, motivasyonunuz ve ilginiz artar.
Hareketin iyileştirici etkisi
Şüphesiz sıkı bir günlük pratik, harekete geçmek için bir miktar motivasyon sahibi olmayı gerektirir ancak zamanla denklem değişir ve kendinizi günlük bir pratiğe adamış olmanız, motivasyonunuzu sağlayan şeyin kendisi haline gelir.
Özetle, hem akut hem kronik durumlarda, motivasyona daha az, harekete daha çok odaklanmakta fayda var. Ruh haliniz ve isteğiniz düşük olduğunda, size hareket etmemenizi söylediğinde, hareket etmek için daha çok sebebiniz var demektir. Evet, iyi hissetmek harekete geçirir ancak harekete geçmek de iyi hissettirebilir.
Kaynak: Quartz