Tüm kariyerini, tutum (bir durumu ya da sorunu ele alış biçimi) ve performans kavramları üzerinde çalışmaya adayan Psikolog Carol Dweck’in son çalışması; başarıya ulaşmada, tutumunun IQ’dan çok daha belirleyici olduğunu gösteriyor.
Dweck, çalışmasında insanların temel tutumlarının iki kategori altında toplanabildiğini fark ediyor: Sabit zihin yapısı ve gelişime açık (yapıcı) zihin yapısı.
Sabit bir zihin yapısıyla, neyse o olduğunuza ve değişemeyeceğinize inanırsınız. Bu da herhangi bir zorlukla karşılaştığınızda sorun yaratır çünkü hemen her şey, başa çıkabileceğinizden fazlasıymış gibi gelir. Doğal olarak ümitsizliğe kapılırsınız.
Gelişime açık zihin yapısına sahip kişiler ise, benzer bir durumda daha fazla çaba sarf ederek gelişebileceklerine inanır. Sabit zihniyetlilere kıyasla daha düşük IQ’ya sahip olduklarında dahi, onlardan daha iyi performans sergilerler çünkü karşılaştıkları zorlukları kabul eder ve bu zorlukları, bir şeyler öğrenmek için birer fırsat olarak kucaklarlar.
Bir yeterliliğe sahip olmanın -zeki olmak gibi- özgüveni olumlu etkilediğini düşünürüz. Etkiler de – ancak bu durum yalnızca işler yolunda giderken geçerlidir. Başarı için asıl belirleyici faktör, zorluklarla ve yenilgiyle başa çıkma şeklinizdir. Açık zihin yapısına sahip kişiler, aksilikleri ve yenilgiyi kucaklamak üzere kollarını kocaman açarlar.
Dweck’e göre hayattaki başarınız, başarısızlıkla nasıl başa çıktığınızla ilgilidir. Dweck, açık zihin yapısına sahip insanların, başarısızlık karşısındaki tutumlarına şöyle açıklama getirir:
Hata bilgidir – biz onu hata olarak etiketleriz ancak aslında o şöyle bir şeydir: Bu işe yaramadı ama ben çözüm odaklı biriyim ve bunu çözmek için başka şeyler deneyeceğim.
İki zihniyet tipinden hangisinin etkisi altında olursanız olun, tarafınızı dilediğiniz zaman değiştirmek ve açık bir zihin yapısı geliştirmek sizin elinizdedir.
Zihin yapınızın gelişimi için işe yarayabilecek ‘ince ayar’ları yapmanıza ve bunların mümkün olduğunca gelişim odaklı olmasına yardımcı olabilecek bazı stratejiler:
Çaresiz hissetmeyin.
Hepimizin aciz hissettiği anlar vardır. Asıl sınav bu duyguya nasıl tepki verdiğinizdir. Ya bu duygudan bir çıkarımda bulunup ilerlemeye devam edeceksiniz ya da sizi tamamen alaşağı etmesine izin vereceksiniz. Sayısız başarılı insan, çaresizlik duygusuna yenik düşseydi, bugün olduğu noktaya asla ulaşamamış olacaktı: Walt Disney Kansas City Star’dan ‘’yeterince yaratıcı olmadığı ve ortaya iyi fikirler koyamadığı’’ için kovuldu. Oprah Winfrey, Baltimore’daki televizyon spikerliği işinden, televizyon programında duygularını ‘fazla ön planda tuttuğu için’ kovuldu. Henry Ford, Ford markasıyla başarı kazanmadan önce, yarattığı ilk iki markasında da başarısızlığa uğradı ve Steven Spielberg, USC Sinema Sanatları Okulu’ndan defalarca reddedildi. Bunların sabit zihin yapılı birinin başına geldiğini bir düşünün. Yalnızca reddedildikleri fikrine odaklanır ve umutlarını kaybederlerdi. Açık zihin yapısına sahip kişiler çaresiz hissetmezler çünkü başarılı olma yolunda düşüp yeniden kalkmaya gönüllü olunması gerektiğini bilirler.
Tutkulu olun.
Güçlü kişiler, tutkularının peşinden durmaksızın koşarlar. Her zaman sizden daha yetenekli birileri olabilir ancak yetenekteki eksikliğinizi tutkunuzla telafi edebilirsiniz. Güçlü kişilerin tutkuları, onları boyun eğmez bir mükemmellik arayışına sürükler. Warren Buffet, gerçek tutkularınızı 5/25 adını verdiği bir teknik ile saptamanızı öneriyor: Bir kağıda en çok önemsediğiniz 25 şeyi yazın. Sonra alttan 20 tanesinin üzerine çarpı koyun. Kalan 5’li sizin gerçek tutkularınızdır ve geri kalanların hepsi sadece dikkatinizi gerçek tutkularınıza vermenize mani olan şeylerdir.
Harekete geçin.
Yeniliklere açık olanların korkularını kolayca yenebiliyor olmaları, onların bizlerden çok daha cesur oldukları anlamına gelmiyor; onlar yalnızca korkunun ve kaygının paralize edici duygular olduklarını ve bu duyguların üstesinden gelmenin en iyi yolunun da harekete geçmek olduğunu biliyorlar. Eğer zihniniz yeniliklere açıksa güçlüsünüz demektir ve güçlü insanlar adım atmak için en uygun an diye ‘sihirli’ bir şeyin var olmadığını çok iyi bilir. O zaman ne diye bekleyesiniz ki? Harekete geçmek, hata yapmaya yönelik tüm endişelerinizi olumlu ve odaklı bir enerjiye dönüştürür.
Sınırlarınızı zorlayın.
Güçlü insanlar, en kötü zamanlarında dahi, ellerinden gelen her şeyi sonuna kadar yaparlar. Her zaman kendilerini bir sonraki seviyeye ulaşmak için zorlarlar.
Bruce Lee’nin bir öğrencisi onunla her gün 5 km.’ye yakın koşar. Bir gün koşuyu tamamlamak üzereyken, Lee ‘Hadi 3 km daha koşalım’ der. Öğrencisi ise çok yorgundur ve ‘’3 km. daha koşarsam ölebilirim’ der. Bruce’un cevabı ise ‘’O zaman yap.’’ olur. Öğrencisi o kadar öfkelenir ki fazladan 3 km.’yi de koşar. Yorgunluktan bitap düşmüş ve kızgın bir şekilde dönen öğrencisi, Lee ile verdiği cevap hakkında yüzleşmek ister. Lee’nin açıklaması şöyle olur: ‘’Eğer denemeseydin de ölmüş sayılacaktın. Yapabileceklerinle ilgili kendine sürekli fiziksel -ya da başka türlü- bir sınır koyarsan, bu sınırlar hayatının geri kalanına da yayılır. İşine, ahlakına ve nihayetinde tüm var oluşuna sirayet eder. Sınır diye bir şey yoktur, yalnızca kimi zaman takılı kaldığın, kısıtlı hissettiğin zamanlar vardır ancak orada kalmaman gerekir. Onların ötesine geçmek zorundasın. Eğer seni öldürürse, öldürür. İnsan her daim kendi sınırlarını aşmalıdır.’’
Her geçen gün daha iyiye doğru gitmiyorsanız, o zaman muhtemelen daha kötüye gidiyorsunuzdur – bu ne tür bir hayattır?
Beklentiye girin.
Açık zihinliler, zaman zaman başarısız olabileceklerini kabul eder ancak bu başarısızlıkların onları beklentiye girmekten alıkoymasına izin vermezler. Beklentiler sizi motive eder ve güçlenme döngüsünü tamamlar. Öyle ya, başaramayacağınızı düşündüğünüz bir şey için neden uğraşasınız ki?
Esnek olun.
Herkes beklenmedik sıkıntılarla karşılaşabilir. Güçlü ve gelişime açık bir zihin yapısına sahip kimseler, zorlukları kendilerini geriye çeken şeyler olarak değil gelişimin iyi birer aracı olarak değerlendirirler. Güçlü kişilikler bir sorunla karşılaştıklarında, sonuç alana dek esnerler.
İşler istediğiniz gibi gitmediğinde hemen yakınmayın. Yakınmak, sabit zihin yapısının en keskin işaretlerinden biridir. Yeniliklere açık zihinler, her durumda bir fırsat görmeyi başarır ve bu nedenle onların dünyasında söylenmeye yer yoktur.
Özetle
Küçük şeylere verdiğiniz tepkileri izleyerek, günlük bazda zihin yapınızı güçlendirebilirsiniz.
Kaynak: WeForum.org