Bu yazının orijinali, Dijital Medya ve Çocuk‘ta Begüm Kaptan imzasıyla yayınlanmıştır.
Yüz yüze ilişkilerin git gide azaldığı dönemde, her konu internet ortamına taşınabilir ve orada tartışılabilir bir hal almış durumda. Çocuklar için engin bir bilgi kaynağı olan internet, onların her türlü sorularını yanıtlayabilmenin yanı sıra yaratıcılıklarını geliştirecek pek çok imkan da sağlıyor. Bunların dışında, dijital ortamda çocukların korunması ve kontrol edilmesi gereken durumlar da var. Normal yaşamda olabileceği gibi çocuğa yönelik cinsel saldırılar internet üzerinden de gerçekleşebiliyor. Bunun bir yansıması olarak dijital dünyada karşımıza ‘sexting’ kavramı çıkıyor.
Kavram olarak ‘Sexting’
Cinsel içerikli mesajlaşma demek olan sexting, mesajlaşmak anlamına gelen ‘texting’den türetilmiş. Sosyal medya ve diğer dijital medya uygulamaları üzerinden cinsel içerikli fotoğraf ve bilgi paylaşımı olan ‘sexting’ günümüzde çocuklar için büyük sorun haline gelmiş durumda. Sexting, Facebook, Twitter ve Instagram gibi sosyal medya ortamlarından çocukları hedef alabilmekte. Bunlara ek olarak örnekleri ülkemizde de yaygın olarak görülen, sanal ortamda çevirimiçi oynanan oyunlarda da çocuklar cinsel içerikli paylaşım yapmaya veya konuşmaya zorlanabiliyorlar. Bu durum yalnızca çocuktan çocuğa yapılan bir mesajlaşma değil, aynı zamanda çocuklara yönelik olarak yetişkin kişiler tarafından da gerçekleştirilebiliyor. Bütün bunlar göz önünde bulundurulduğunda, sexting, aileler tarafından çok dikkat edilmesi gereken bir durum haline geliyor.
İngiltere’de çocuklara yönelik zulmün engellenmesine ilişkin düzenlenen NSPCC raporları; her 10 gençten 6’sına çocukluk dönemlerinde internet üzerinden cinsel içerikli mesaj veya görsel teklifinde bulunulduğunu gösteriyor. Aynı araştırmalar, özellikle kız çocuklarının buna daha çok zorlandığı ve kendilerini ilişkilerinde ‘sexting’ yapmaya mecbur hissettiklerini de gösteriyor.
Sexting’in çocuklar üzerindeki etkileri neler?
Sexting, çocuklarda yaş gruplarına göre farklı etkiler gösterebiliyor. Cinsellik kavramı oluşmaya başlayan yani gençliğe adım atmış ergenlerin aksine, daha ergenliğe girmemiş çocuklarda cinsellik kavramı oluşmamış durumda oluyor. Sexting; biri dışarıdan, yaşça büyük bir kimse tarafından çocuğa karşı yapılan diğeri ise aynı (yakın) yaş grubu arasında görülen olmak üzere 2 ana kategoride incelenebilir. İki şekilde de çocuğun zihinsel ve psikolojik gelişimine olumsuz etkileri olmakta.
Aynı yaş grubu içerisinde gerçekleşen sexting’de beğenilme ve kendini beğendirme duygusu ağır basıp en ufak bir eleştiride çocuğun yeni oluşmaya başlayan kişiliği ve özgüveni etkilenebiliyor. Sexting aynı zamanda, sanal zorbalığın yüksek oranda görülebileceği bir mekanizma olarak görülüyor. Çocuğun kendine olan güveninin kırılmasına neden olacak geri dönüşler, özellikle gençler arasında intihara kadar gidebiliyor. Bunların ötesinde, yaşça büyük biri tarafından bu şekilde istismara uğrayan çocuk ciddi anlamda psikolojik olarak etkilenmesinin dışında yardıma da ihtiyaç duyuyor.
Yasalar ne diyor?
Ülkemizde sexting’i yasal anlamda çocuğun cinsel istismarı olarak değerlendirmemiz mümkün.
Türk Ceza Kanunu Madde 103’e göre; Cinsel istismar deyiminden;
On beş yaşını tamamlamamış veya tamamlamış olmakla birlikte fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış,
Diğer çocuklara karşı sadece cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedene dayalı olarak gerçekleştirilen cinsel davranışlar, anlaşılmaktadır.
Tekrar TCK Madde 103’te bunun cezası şu şekilde düzenlenmiştir; Çocuğu cinsel yönden istismar eden kişi, sekiz yıldan on beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cinsel istismarın sarkıntılık düzeyinde kalması hâlinde üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Mağdurun on iki yaşını tamamlamamış olması hâlinde verilecek ceza, istismar durumunda on yıldan, sarkıntılık durumunda beş yıldan az olamaz. Sarkıntılık düzeyinde kalmış suçun failinin çocuk olması hâlinde soruşturma ve kovuşturma yapılması mağdurun, velisinin veya vasisinin şikâyetine bağlıdır.
Kanundan çıkarmamız gereken; özellikle 15 yaşın altındaki çocukların her türlü cinsel içerik paylaşımına zorlanmasının ülkemizde suç olduğudur.
Aileler ne yapmalı?
12 yaş ve üstündeki çocukların özellikle kendilerini keşfetmeye başlamaları, günlük hayattaki ilişkilerinin de yeni bir boyut kazanmasını sağlıyor. Bu nedenle sexting hayatlarına daha kolay bir şekilde giriyor. Burada ailelere büyük bir rol düşüyor ve önemli olan nokta, çocuklarla empati yaparak aile içi diyologu yüksek tutmak. Bu noktada ailelerin kendi gençlik yıllarına dönmesi; o dönemlerin ne kadar zor, etraftakiler tarafından beğenilme isteğinin o zamanlar için ne kadar önemli olduğunu hatırlaması gerekebilir.
Ailelerin çocuklarını kesin bir şekilde koruması ve gözlemlemesi gerektiği konu ise yaşça büyük kişiler tarafından çocuğun sexting’e maruz kalmasıdır. Çocuğunuzla oturup bu konu hakkında konuşurken, çocuğunuzun mağdur tarafta veya bu davranışı karşılıklı yapan tarafta olmasının bir önemi yoktur.
- Çocuğunuzla sexting’i konuşmanız, onu en etkili şekilde korumanızı sağlayacaktır. Çocuğunuza, kimseyi açık fotoğraflarını yollaması konusunda ısrar edip, baskı altında bırakmamasını söyleyin.
- Karşı tarafa müstehcen bir paylaşımda bulunduğunda neler olabileceği konusunda -yaşını da dikkate alarak- en açık şekilde konuşabilirsiniz.
- Ona ‘gönder’ tuşuna baktıktan sonra görüntünün kontrolünün artık onda olmayacağını, göndereceği kişinin kontrolü altında olacağını anlatın.
- Yine yaşını göz önünde bulundurarak, bu şekilde görüntü gönderip almanın veya bulundurmanın yasal olmadığını, bunun suç teşkil edebileceğini izah edin.
Bütün bunları yaparken dikkat edilmesi gereken, iletişim kurmak ve konuyu kabullenip, çocuğunuza sexting’in risklerini en doğru şekilde anlatmak. Bunların dışında, çocuğunun böyle bir durumla karşı karşıya kaldığını fark eden ebeveynlerin, doğrudan polise başvurup adli süreci başlatmaları ve rapor etmeleri gerekir. Sexting günümüzde, teknolojinin gelişmesiyle çocuk istismarının farklı bir görüntüye bürünmüş hali oldu. Bununla başa çıkmak bütün ebeveynlerin sorumluluğunda. Bu nedenle, mağdur olan çocuğu ikinci kez mağdur etmeden hukuki sürecin başlatılması en doğrusudur.
Kaynak: Dijital Medya ve Çocuk