Habercilik Drone’lar ile Göklere Çıkıyor

Görsel hikaye anlatımında kullandığınız yeni ve ilginç araçlardan örnekler verebilir misiniz?

Sürekli olarak yeni çıkan drone’ları ve 360 derece sanal gerçeklik kamera sistemlerini deniyorum. Her geçen yıl drone’lar küçülken kameraları gelişiyor. Görsel kalitesindeki gelişmelere ek olarak, ben haberde kullanacağım gerçek raporlamalar için de (yangında zarar gömüş evlerin sayımından, kuraklığın etkisinin saptanması için bitki sağlığının izlenmesine, göç trendlerinin analizinden, yeraltı yangınlarının yerlerinin saptanmasına kadar) drone kullanmaya özellikle meraklıyım.

2010 yılında geliştirdiğim ‘’remote streaming backpack’’ isimli bir teknolojiyi geliştirmeye devam ediyoruz. Bu yöntem fotoğrafçılarımızın çoklu hücresel modemler üzerinden fotoğraflarını gerçek zamanlı olarak gönderebilmelerini sağlıyor. Durup dizüstü bilgisayarlarını açmak, fotoğrafı düzenlemek ve göndermek zorunda kalmıyorlar. Bu, fotoğrafları çekildikten saniyeler sonra yayınlayabilmemize imkan veriyor. Geliştirdiğim ilk versiyon büyük bir kamera çantasına zar zor sığan bir kontrplak üzerine montelenmiş elektronik parçalarla, kaba saba, ev yapımı bir icadı andırıyordu. Şimdi ise sistem bir bel çantasına sığabiliyor ve daha az ‘’ev yapımı’’ gibi görünüyor.

Bundan sonraki geliştirme bu sistemi 5G hücresel ağlarında çalışmaya uyumlu hale getirmek olacak. Daha hızlı mobil bant genişliği sayesinde muhabirlerimizden daha kısa zamanda daha zengin içerik alabileceğiz ve bu teknolojiyi son dakika gelişmeleri için daha geniş şekilde kullanabileceğiz.

Eski usül fotoğrafçılıkla asla yakalayamayacağın ve drone’larla yakaladığın en ilginç şeyler neler?

Drone’lar yukardan görüntü almak için binlerce dolar karşılığında helikopter ya da uçak kiralama zorunluluğunu ortadan kaldırarak hava fotoğrafçılığını daha demokratik hale getirdi. Ben, uzak görev yerleri dahil, gittiğim her yere drone götürebiliyorum.

Drone ile ilk kez İzlanda’nın buz örtüsüne yaptığım bir seyahat esnasında buzun tepesinden akan kar sularının oluşturduğu nehrin görüntüsünü aldım. Bolivya’da, ülkenin en büyük ikinci gölünün kayıkları kuma saplanmış halde bırakan ve balıkçılıkla geçimini sağlayanları yeni arayışlara sevk eden kuruyuşunu göstermek için drone kullandım. Daha yakın bir zamanda Paskalya Adası’da bulunan devasa heykellerin, aşınmakta olan kıyıya yakınlıklarını gösteren (havadan) bir açı yakaladım – bu başka türlü mümkün olmazdı.

Drone kullanımı ile ilgili ana tartışmalar neler?

Güvenlik. İnsanların kendi ülkelerindeki ve drone kullanmayı düşündükleri herhangi bir ülkedeki kanunları anlamaları elzem. Hava sahalarında güvenli bir şekilde drone kullanabilmek için hükumetlere izin başvurularında bulunmak işimin en önemli kısımlarından biri. Ülkeden ülkeye değişen resmi ve yasal onayın ötesinde, çoğu zaman küçük bir topluluğa drone getirmenin yol açabileceği potansiyel etik tartışmalara da dikkat çekmek isterim. Örneğin Bolivya’da muhabirlerimiz drone’un ne olduğunu anlatmak ve bu yeni teknolojiyi topluluklarının içine sokmadan önce köyün önde gelenlerinden izin almak için uzak bir köye birden fazla kez yolculuk yaptı.

Yeni teknolojileri kötüye kullanan insanlar her zaman olacaktır ancak ben gazeteci topluluğunun kendi kendini denetleyen iyi bir iş ortaya koyduğuna inanıyorum.
Teknolojinin iyiye kullanımına ve potansiyel tartışmalara dikkat çeken tartışmalar yürüttüğümüz sosyal medya grupları, profesyonel mesleki organizasyonların ‘Drtone Gazeteciliği Etiği’’ gibi standartlaştırma çözümleri var.

Drone’lar oyuncak gibi görünebilir ancak uygun eğitim ve güvenlik önlemleri olmaksızın kullanıldıklarında, kolaylıkla hava güvenliği için tehdide dönüşebilirler.

Güvenliğe ek olarak, kişilerin mahremiyet beklentisi de göz önünde bulundurmamız gereken bir şey. Havalanmadan önce, mahremiyetini ihlal etme ihtimaliniz olan herkesle konuşmanız en iyisidir. Yerde kameranızla neyi gönül rahatlığıyla yapabildiğinizi düşünün ve bunu havadan çekimler için de geçerli olduğunu unutmayın. Birilerinin arka bahçesini görüntüleyebiliyor olmanız bunu yapmanız gerektiği anlamına gelmez.

Teknoloji uzmanları metin bazlı hikayeleştirmenin yakın zamanda sahneden çekileceğini ve video – fotoğraf formlarının habercilikte daha önemli olacağını iddia ediyor. Ne düşünüyorsunuz?

Cep telefonu kameralarının ve sosyal medyanın etkisiyle bugüne dek hiç olmadığı kadar görsel okuryazarlığa sahibiz. Herkes fotoğrafçı, herkes kendi hayatını hiç olmadığı kadar belgeliyor. Bunlara ek olarak, Instagram ve Snapchat bizlerin yayınlama hızı ve metnin ikinci plana düşmesi konularında beklentilerimizi şekillendirdi.

Bununla birlikte, sırf daha görsel bir dile geçiş yapıyor olmamız her görselin eşit yaratıldığı anlamına da gelmez. Habercilikte başarı için önemli olan olabildiğince görsel olmak değil, kullanılan görsellerin kalitesidir. İzleyicimiz reklamlar, sosyal medya, emoji, sanal gerçeklik ve artırılmış gerçeklikle görsel bombardımanı altında olduğu için, yayıncılar görsel eğilimli izleyicinin dikkatini çekmek için bu teknolojilrin adı altında oldukça kötü habercilik örnekleri vereceklerdir. Kameranın arkasındaki gazeteci halen bu tartışmanın önemli bir parçası. Bu görsel güdümlü projelerin kaderini onun gözleri tayin edecek.

Görsel haberciliği ilerletmenin zekice yollarını bulmalıyız ve okuyucularımızın, fotoğraflarımızın ardındaki bütüncüllükten ve etikten haberdar olduğundan emin olmalıyız. Güçlü görsel içerik, metinden feragat etmek anlamına gelmek zorunda değil. Bence The Times’ta imza atılan en iyi işler, yazarlar ve görsel habercilerin işbirliğiyle yapılmış olanlar. Fotoğrafçıların ve video habercilerinin hikaye anlatımında daha çok söz sahibi olmaya başladığını düşünüyorum.

Kaynak: The New York Times