“Baltimore’da büyüdüm. Çocukluğumdan beri şahsen travma ve zihinsel sağlık sorunlarıyla mücadele ettim. Tepki vermek, en büyük savunma mekanizmalarımdan biri oldu. Babam, hayatımın çoğunluğunu hapishaneye girip çıkarak geçiren bir eroin bağımlısıydı, annemi beni yalnız başına büyütmek zorunda bıraktı.
Çocukların görmemesi gereken şeyleri gördüm; yetişkinlerin yaşamadığı deneyimleri yaşadım. 14 yaşımdayken akut anksiyete ve orta şiddette depresyona yakalanmıştım. Daha sonra 26 yaşında Jeneralize Anksiyete ve Panik Bozukluğu ve orta-ağır majör depresif bozukluk tanısı kondu.
Teşhisimden hemen sonra, doktorum tarafından hastalığımın şiddetli olduğu ve ilaç tedavisinin tek etkili seçenek olduğu söylendi ve ilaçlar başlandı.
Etiketlenmiştim — etiketlilerin reddedildiği bir dünyaya dahil olmak için çabalayanlardan biriydim artık.
BDT (Bilişsel Davranışçı Terapi) ya da diğer tamamlayıcı yönetim yaklaşımlarını bilmiyordum. Anksiyete bozukluklarını hiç duymamıştım ve sonuç olarak, bana reçete edilen ilaçları kabul ettim.
Hayatımın sonraki 2 yılını beklemediğim bir bağımlılıkla savaşarak geçirdim. İlaçlar yeni bir hastalığa sebep olmuştu. Artık endişelerimden korkmuyordum, ilaçlarım olmadan hayatımı sürdüremeyeceğimden korkuyordum.
Haplara bağımlı olarak, korkularım depresyon, monofobi ve iki başarısız intihar girişimiyle derin bir çukurda doruğa ulaştı. İlaç vermesini umut ederek doktoruma geri döndüm. Aslında artık onu ilaç sağlayıcım olarak görmeye başladığımı fark etmem uzun sürmedi.
Sonra kendi başıma yola koyuldum, doğru olduğunu düşündüğüm her şeyi sorguladım. Hayatımı kurtarmak için yaşadığım yolu değiştirmek zorundaydım. İşte kurtuluş yolumda kişisel olarak bana yardımcı olan 7 yaşam tarzı değişikliği…
1. Günde 7 ya da 8 Saat Uyuyorum
7 yıldan biraz uzun bir süre önce anksiyete teşhisi konduğundan beri uykusuzluk dönemleri ile uğraştım. Uykusuzluk, anksiyeteyi tetikleyebilir veya onun yüzünden olabilir. Her iki durumda da, her gece yeterli miktarda uyku, anksiyete belirtilerinizi önemli ölçüde azaltabilir. Uyumayı planlamadan yaklaşık iki saat önce, elektronik cihazlarımı (televizyon, dizüstü bilgisayar, ipad) kapatıyorum. Telefonumu Rahatsız Etme ve Gece Modu özelliklerine alıyorum, magnezyum takviyesi alıyorum, sıcak papatya çayı içiyorum ve iyi bir kitapla yatağa giriyorum. Bazen ihtiyaç duyduğumda, öğle tatilim sırasında kısa bir kestirmeye zaman ayırıyorum. İyi bir gece uykusu, endişemi yönetmede en etkili değişikliklerden biri oldu.
2. İşi İş Yerinde Bırakıyorum
Kendi sınırlarınızı belirlemeniz önemli. Birçok kişi için en büyük stres kaynağı işidir. Bu nedenle, iş günüm bittiğinde, bittiğinden emin oluyorum! İş telefonumu kapatıyorum ve sabaha kadar e-postalarımı tekrar kontrol etmiyorum. Kendi işimi yaptığım için, bazen bu biraz zor oluyor. Ancak çok yararlı olduğunu gördüm. Kariyerim dışında kişisel bir hayatımın olması için kendime izin veriyorum.
3. Diyetimi Kontrol Ediyorum
Kendimi kurtarmak için bu yolculuğa çıkmaya karar verdiğimde, ilk yaptığım şey diyetime ve davranışlarıma ciddi bir şekilde bakmaktı. O zamanlar çok sigara içen, her gün karamelli latte içen, akşamlarıysa birkaç şişe şarapta kendimi kaybeden bir adamdım. Bedenimi toksik bir halde tuttuğumu ve bunun da endişemi ortadan kaldırmak bir yana, onu arttırdığını öğrendim. Yavaş yavaş kırmızı et, domuz eti, alkol, işlenmiş gıdalar, kafein ve suni / rafine şekerlerden uzaklaştım. Bugün diyetimin çoğunluğu meyve, sebze, fıstık, çekirdek ve baklagillerden oluşuyor.
4. Sosyal Medyayı Kısıtlıyorum
Sosyal medya bazen büyük bir enerji emici oluyor. Genellikle, siyaset, güncel olaylar veya kişisel konular hakkında insanların görüşleri ile dolu— ki bunların çoğunun bir parçası olmak istemiyorum. Şiddetli bir kaygı bozukluğu olan birisi olarak, zaten aklımdan geçen çok fazla mantıksız düşünce var. Bu yüzden zihnime nüfuz etmesine izin verdiğim şeyler konusunda çok koruyucu olmalıyım.
5. Yeşili Seçiyorum
Her sabah 1 litreye yakın yeşil meyve suyu içiyorum. Benim için bu, güne başlamak için ideal yol. Bunun bir sebebi de, meyve yemeği sevmiyor olmam. Onun yerine içmiş oluyorum. İçecek hazırlarken, 80/20 kuralına sadık kalıyorum (% 80 sebze,% 20 meyve). Gün boyunca daha fazla enerjim oluyor ve şekerli ya da kafeinli içeceklerde olduğu gibi öğleden sonra çökmesi konusunda endişelenmem gerekmiyor.
6. Meditasyon Yapıyorum
Bana göre kaygı, hiç bitmeyen “ya olursa” korkusundan başka bir şey değil. Ya işe yaramazsa? Ya promosyonu alamazsam? Ya insanlar garip olduğumu düşünüyorsa? Meditasyon, üzerinde kontrolüm olan bir şeye — nefesime — odaklanarak dikkatimi bulunduğum ana getirmeye yardımcı oluyor. Kendime şunu hatırlatıyorum: “Nefes alabildiğim sürece hayattayım ve hayatım devam ettiği sürece, imkanım var.” Her sabah nefesime odaklanan 10 dakikalık bir meditasyonla günüme başlıyorum. Fantastik bir şey değil, sadece 5 saniye nefes alıp, 7 saniye nefes veriyorum. Her seferinde işe yarıyor.
7. Okuyorum
Yolculuğum sırasında edindiğim en önemli alışkanlıklardan biri de günlük okuma. İster kariyerimle ilgili bir şey olsun, ister ilham verici bir şey olsun, isterse de yatırım hakkında bir şeyler olsun, her gün okumaya özen gösteriyorum. Favorilerim kişisel gelişim kitapları ve esin kaynağı olacak hatıratlar. Başkalarının deneyimlerini ve olumsuzlukların üstesinden nasıl geldiklerini öğrenmeyi seviyorum. Bağ kurabilmek, dünyanın en güçlü duygularından biri.
Kendime her gün, benim anksiyetem olduğunu, onun bir ürünü olmadığımı hatırlatıyorum. Kaygı bir iletişim aracıdır — bedenlerimiz bize bir şeyler anlatmanın yolunu böyle bulmuştur. Dinlemek ve harekete geçmek bizim görevimizdir.
Unutmayın, acı kaçınılmazdır, ancak ızdırap çekmek isteğe bağlıdır. Bu nedenle ızdırap çekmekten kurtulmak için çalışmaya devam edelim”
Kaynak: Quentin Vennie / Medium