ŞİFRELİ MESAJ TAŞIYAN GÜVERCİN
İkinci Dünya Savaşı sırasında radyo sinyalleri kesilen İngiliz ordusu, oldukça zor durumda kalmıştı. Askerler, bu sorunu ortadan kaldırmak için güvercinlerin ayağına, kodlanmış bir mesaj içeren kağıtlar bağlıyor ve karargaha gönderiyordu. Ancak o zamanlar bu mesajları taşıyan güvencinlerden biri yolunu kaybetti ve bir evin bacasına sıkıştı.
Güvercinin iskeleti tam 70 yıl sonra evin bacasında kaldı ve kimse tarafından fark edilmedi. 2014 yılında David Martin isimli bir adam, bacada sıkışan güvercin iskeletini buldu ve bacağında gizli bir mesaj olduğunu fark etti:
AOAKN HVPKD FNFJW YIDDC
RQXSR DJHFP GOVFN MIAPX
PABUZ WYYNP CMPNW HJRZH
NLXKG MEMKK ONOIB AKEEQ
WAOTA RBQRH DJOFM TPZEH
LKXGH RGGHT JRZCQ FNKTQ
KLDTS FQIRW AOAKN 27 1525/6
Uzmanlar, yukarıdaki kodu yıllarca çözmeye çalışsa da başarılı olamadı.
PAPİRÜS’ÜN GİZEMİ
M.S. 180’den kalma eski bir Mısır papirüsünde, hiç kimsenin çözemediği şifreli bir mesaj ortaya çıktı. Yunan alfabesi ile yazılan yukarıdaki iki satır, günümüzde de çözülebilmiş değil. İlk olarak 1898 yılında tüm dünya ile paylaşılan papirüs, British Museum’da bir el yazısı uzmanı olan Frederic Kenyon tarafından defalarca çözülmeye çalışıldı. Ancak ne Kenyon ne de başka bir uzman, kodu çözmeyi başaramadı.
YOG’TZE CİNAYETİ
1984 yılında Gunther Stoll isimli bir vatandaş, karısına takip edildiğini ve hayatının tehlikede olduğunu anlattı. Öldürüleceği günün sabahı, “Anladım” diye bağırarak kağıda ”YOG’TZE” yazdı ve evden ayrıldı.
Gunther Stoll, aynı günün gecesi, uçuruma düşen bir arabanın içerisinde ölü bulundu. Tamamen çıplak olarak direksiyonda bulunan adamın elinde ise yine ”YOG’TZE” yazan bir kağıt vardı. İlk başta polis, adamın sarhoş olduğunu ve kaza sonucu öldüğünü düşünse de gerçek otopside ortaya çıktı.
Otopsi sonuçlarına göre Stoll, kaza sırasında otomobili kullanmıyordu ve başkası tarafından otomobilin içerisine çıplak olarak yerleştirilmişti.
Günümüzde ise ”YOG’TZE” kodunun ne anlama geldiğini, kimse bilmiyor. Polis, eğer bu gizli mesajı çözerse, belki de şu anda hala bir yerlerde olan katilin kimliğini tespit edebilir.
SAVAŞIN ŞİFRESİ
Şimdi yine sizleri 2. Dünya Savaşı’na götürelim. Savaş esnasındaki yoğun bombardıman sonucu Doğu Londra bölgesinde, bir dizi kağıt ortaya çıktı. Bu kağıtlar, oldukça düzenli yazılmış kelimelerden ve şekillerden oluşuyordu. Ancak, kağıtta kullanılan alfabe oldukça farklıydı ve hiçkimse ne anlama geldiğini bilmiyordu.
İlk sayfada kodlanmış harflerden oluşan birkaç kelime, ikinci sayfada çeşitli diyagramlar ve üçüncü sayfada ise kodlanmış harflerden oluşan ızgaralar yer alıyordu. Şu ana kadar 8 sayfası yayınlanan bu gizli mesajların neden yazıldığını ve ne anlama geldiğini kimse bilmiyor. Bazı uzmanlar ise bu sayfaların, tahmin edilenden de eski olduğunu ve başka bir toplumdan gelen gizli bir mesaj anlamına geldiğini söylüyor.
SOMERTON ŞİFRESİ
1 Aralık 1948’de, sabahın erken saatlerinde, Avustralya’nın Adelaide kentinin Somerton sahilinde kimliği belirsiz bir ceset bulundu. Bulunan ceset, yaz mevsimi olmasına rağmen oldukça kalın giyimliydi, üzerindeki giysilerde hiçbir etiket yoktu ve sahilde bulunmasına rağmen kıyafetleri oldukça temizdi.
Olayın gizemli hale gelmesini sağlayan diğer bir bulgu ise; adamın giydiği ceketin gizli bir cebinde bulunan, Tamam Shud yazılı kâğıt parçasıydı. Gazetelere verilen ilanlar sonucu, kağıdın koparıldığı kitap bulundu ve yazının Ömer Hayyam’ın bir şiirinin ‘Bitti, tamamlandı’ anlamına gelen son dizesi olduğu öğrenildi.
Kağıt parçasının arkasında ise aşağıdaki kodlanmış mesaj bulundu:
WRGOABABD
MLIAOI
WTBIMPANETP
MLIABOAIAQC
ITTMTSAMSTGAB
Eski bir İngiltere dedektifi olan Gordon Cramer, harfler arasında bir bağlantı olduğuna ve bu bağlantının İngiliz ordusunun sırlarını ortaya çıkarabileceğine inanıyor.
Uzmanlar, aynı zamanda cesette buldukları kağıt parçasının arka tarafında, el yazısı ile yazılmış bir telefon numarası buldu. Daha sonra bu numaranın, bir hemşireye ait olduğu ortaya çıktı. Hemşire ise söz konusu kitabı, 2. Dünya Savaşı sırasında Alfred adlı bir teğmene verdiğini söyleyince hemen Alfred isimli teğmenle iletişime geçildi.
Ancak ilginç bir şekilde, hemşirenin el yazısının bulunduğu kitapta Taman Shud kısmının koparılmamış olduğu görüldü. Bu isimsiz cesedin sırrı, o tarihten beri gizemini koruyor.