Pavlov’un köpekleri
California State Üniversitesi’nden emekli psikoloji profesörü ve aynı zamanda Şaşkın Zihin: Yüksek Teknoloji Dünyasında Antik Beyinler isimli kitabın yazarı olan Larry Rosen, akıllı telefon, dizüstü bilgisayar ya da akıllı saatin sesli bildirimde bulunmasının, insanlarda zihinsel ve fiziksel tepkilere sebep olduğunu ifade ediyor. ‘’Kalp atışları yükselir, ciltlerinde karıncalanma ya da ürperti benzeri bir his oluşur. Ekrana bakmadıkları her dakika daha da sabırsızlaşırlar.’’
Rosen, kendimizi Pavlov’un köpekleri gibi koşulladığımızı ve telefon titreşiminin ifade ettikleri için mecazen ağzımızın sulandığını ifade ediyor.
Eğer titreyen telefona ya da bipleyen mesaja bakmazsanız, beyninizde kaygıya sebep olan sinyaller baskın çıkana kadar devam eder ve siz de onlara bakana kadar rahatsız hissetmeye devam edersiniz.
Hatta Rosen’a göre bu tepki öyle kök salmıştır ki onu tetikleyecek hiçbir şey yokken bile harekete geçebilir. Rosen’ın araştırmalarına göre bir insan – ses duysun ya da duymasın – günde ortalama 60 kez telefonunu kontrol ediyor. Yani uyanık olduğu her saat ortalama 4 kez.
Bunların neredeyse yarısı uyarı ya da bildirim olmaksızın yapılan kontroller. Size telefonunuzu kontrol etmenizi söyleyen beyninizdir. ‘Yeni biri beni takip ediyor mu bilmiyorum’ diyen beyniniz.
Hayalet bildirimler
‘Zil kaygısı’ (ringxiety) teriminin mucidi Psikolog David Laramie, zaman zaman insanların çalmayan telefonları çalıyormuş gibi bir hisse kapılabildiklerini ve bu duydukları şeye ‘hayalet bildirim sesi’ adı verildiğini belirtiyor. Laramie’ye göre zihnimiz daima bir uyarı bekler ve uyaranın olmadığı durumlarda boşluğu doldurmak için bu uyarıları uydurabilir.
Uzmanlara göre bu takıntının çok çeşitli sebepleri var. İnsanlar telefon hatları aracılığıyla iletişim kurarken mesajlar en iyi ihtimalle -bir cevap aciliyeti gerektirmeksizin- telesekreterde belirirdi. Akıllı telefon ise yüzlerce e-posta ve sosyal medya güncellemesi ile sürekli yanımızda. Hatta telefonsuzluk korkusunu ifade eden bir terim bile türetildi: Nomophobia. Telefon yakında ya da ulaşılabilir değilken panikleme ve dikkat dağınıklığı halini ifade ediyor.
Laramie, ekran başında geçirdikleri süreyi azaltmak isteyen pek çok danışanla çalışıyor. ‘’Sürekli ulaşılabilir olmanın ve sürekli telefonla uğraşmanın tüketen bir yanı var. Bitip tükenmeyen bir dikkat gerektiriyor.’’ Laramie ayrıca, kullanıcıları bu birliktelikle ilgili ‘’Harika ve güçlü bir teknoloji ancak epey baştan çıkarıcı ve onu nasıl kullanacağınız konusunu iyi düşünüp taşınmalısınız.’’ sözleri ile uyarıyor.
Bildirimleri filtrelemek önemli
How to Geek isimli teknoloji konulu web sitesinin şef editörü Whitson Gordon’a göre pek çok insan, işlerinin teknolojiye dayanması sebebiyle ondan uzak duramıyor. Gordon uzaktan (evden) çalıştığı dönemde cihazları ses çıkarınca paniklediğini, gündelik ve önemsiz uygulama bildirimlerini, iş yerinden gelen ve acil cevaplanması gereken sorular sanarak korktuğunu ifade ediyor.
Gordon’a göre bu stresle başa çıkmanın bir yolu, bildirimleri önemlerine göre kategorize etmek. İş arkadaşlarınız ve yakın arkadaşlarınızı ayırt edebilmek için farklı bir zil sesi ya da tonu tanımlayabilirsiniz. Belli kişileri ya da konuşmaları geçici olarak sessize alma imkanınız olduğunu da unutmayın.
Uygulamaları indirirken bildirim gönderme izninde ‘hayır’ seçeneğini işaretlemek de kısmen işe yarayabilir.
”Sizi olabildiğince çok tutmak için, öteki türlü bakmaya ihtiyaç duymayacağınız uygulamayı kullanmanızı sağlayacak bildirimler gönderirler. Telefonunuzun 5 saniyede bir ötmesine gerek kalmadan da bildirimlerinizi düzenli olarak kontrol edebilirsiniz. Bunun yolu sizin için gerçekten önemli olanı filtreleyebilmekten geçer.”
Kontrol için periyodik aralıklar belirlemek
Rosen’a göre bir başka çözüm kendinize bir plan oluşturarak telefonunuzu belli dakika ya da saat aralıkları ile kontrol etmek.
Rosen ayrıca bir tür dikkat aralığı testi de öneriyor. Telefonunuzun alarmını 15 dakika sonraya kurun ve ekranını aşağı bakacak şekilde çevirerek yakınınızda bir yere bırakın. Bir işinizi yapmaya başlayın ve alarm susana dek işinizi yapmayı sürdürün. Alarm susunca telefonunuza bakın ve alarmı tekrar 15 dakika sonrasına kurun. İşinize dönün.
‘’Bunu alarm sustuğu halde ‘önce elimdeki işi bitireceğim’ diyeceğiniz noktaya kadar sürdürün. Böylece önünüzdeki 15 dakika boyunca işinize odaklanabileceğinizi bilirsiniz. Uygulamaları kullanmaya ne kadar düşkünseniz, o kadar zorlanırsınız. Elde edebildiğiniz en uzun dikkat aralığı 15 dakika da olabilir – ve bu dikkatinizi verme performansınız açısından üzücü bir durumdur.”
Bu tip yumuşak geçişlerde iyi değilseniz tüm bildirimleri kapatmak gibi radikal çözümler de işinize yarayabilir.
Beyninize bu denli işlemiş her alışkanlık gibi ekran başında harcadığınız zamanı azaltmak da bağımlılarda görülene benzer yoksunluk belirtileri göstermenize neden olabilir. Bu doğru bir yolda ilerlediğiniz (bedeninizi ve zihninizi kötü bir alışkanlıktan koparmaya başladığınız) anlamına gelir. Kolaylıklar diliyoruz!
Kaynak: Chicago Tribune