Ailelerde teknoloji kullanımı konusunda konulan kurallar, hem ebeveynler hem de çocuklar için bir endişe kaynağı olabilir. Kurallar üzerinde anlaşmaya varılsa bile, kuralları uygulamak ev halkına neşe getirdiği kadar, onlar üzerinde kısa süreli bir sinir hali de yaratabilir.
Araştırmacılar, ailelerde teknoloji kullanımı konusunda konulan kuralları, çoğu kişinin pek dikkate almadığı bir açıdan inceledi: Çocukların, ebeveynlerinin de uymasını istediği kurallar. 10-17 yaş arası çocukları olan 249 aileyi kapsayan çalışma, ortaya bazı etkileyici detaylar koyuyor.
Ebeveynlerin Hatalı Kullanımları
Araştırma çocukların, ebeveynlerin onlardan istediği şeylerin hemen hemen aynısını ebeveynlerden beklediklerini ortaya çıkardı. Onlarla konuşulurken telefonun bir kenara bırakılmasını istiyorlar ve mesaj yazarken aynı zamanda araba kullanılmasını istemiyorlar – trafik ışıklarında duruluyorsa bile. İlginç olsa da birçok ebeveynin yaptığı ama çocukların istemediği bir şey daha var: Onların izni alınmadan sosyal medyada bilgilerini ya da fotoğraflarını yayınlamak.
En sevgi dolu ebeveynler bile çocuklarının sorun edip etmeyeceğini düşünmeden bu davranışı sergileyebilir ve görünüşe göre sergiliyor. Bu bizi şaşırtmamalı. Büyük ihtimalle çocuklarımız da bizim uyurken, kimse izlemiyormuşçasına dans ederken, kimse dinlemiyormuşçasına şarkı söylerken ve bulaşıkları makineye yerleştirmedikleri için onlara bağırırkenki fotoğraflarımızı yayınlasalar, çoğumuz onlarla aynı hissi paylaşırdı.
Çoğunlukla, fotoğraf yayınlamak gayet masumane bir harekettir ve çocukların kötülüğü için yapılmaz; ancak pek çok çocuğun bize söylediğine göre bu onlar için sınırı aşmak demek. Çocuklar, kendi sınırlarını belirleme konusundaki ilk deneyimlerini anne ve babaları ile edinirler. Ebeveynler, onların ‘hayır’ demeleri gereken noktayı, tahammül sınırlarını ve sınırlarının nereye uzandığını ilk hisseden kişiler olur. Ebeveynler de bunu ister: Hangi durumlarda iyi, hangi durumlarda kötü hissettikleriyle ilgili kendilerini açıkça ifade etmelerini. Onlara ait önemli, hatta bazen özel anları izinsiz bir şekilde internet ortamında paylaşmak bir risk doğurur: Çocuklara, diğer insanların da aynı hareketi yapabileceği ve sınırlarının bir anlam ifade etmediği mesajı verilmiş olur. Doğal olarak bu durum, duyarlı bir yaklaşım gerektirir. Umurlarında olsun veya olmasın, yine de bunu önce onlardan duymamızı isterler.
Çocuklardan 7 Temel Talep
Araştırma sonuçlarına göre, çocukların teknoloji ve sosyal medya kullanımına ilişkin talepleri olan 7 ana kural:
-
Hazır bulunma
Çocuklar anne ve babalarına ihtiyaç duyduklarında – mesela onlarla konuştuklarında – telefonun bir kenara bırakılmasını istiyor. Onlar için çok önemli bir konuda konuşmak istediklerinde, anne ve babaların ‘orada olması’nın tek yolu da bu.
-
Çocukların özgürlüğü
Tahmin edilebileceği gibi çocuklar, teknoloji kullanımı konusunda kendi kararlarını vermelerine izin verilmesinden çok memnun olacaklarını ifade ediyor. Her zaman iyi şeylere vesile olacağını bilseler, ebeveynler de bu özgürlüğü onlara tanımak için can atardı.
-
Dengeli kullanım
Çocuklar teknoloji kullanımının, diğer aktivitelerle dengelenmesini istiyor. Bu, teknolojinin aşırı kullanıldığı anlamına gelmek zorunda değil, ama çocukların ihtiyaç duyduklarında ‘orada’ ve ‘hazır’ olunmasına yönelik ihtiyaçlarının bir ifadesi olabilir (Bize ihtiyaç duyduklarını ancak telefonlarımızdan kafamızı kaldırdığımızda fark edebiliriz).
-
Denetleme
Büyük ihtimalle çocuklar, koyulan kurallardan nefret ediyor – hatta bazen bu kurallardan ebeveynler de nefret eder – ama çocuklar, ebeveynlerinden onları güvende tutacak kuralları uygulamalarını istiyor. İlk bakışta bu durum özgürlük gereksinimleriyle tutarsız görünebilir, fakat değil. Çocuklar, onları güvende tutmamızı istiyor – kişisel alanlarını istila etmemizi değil. Bu kavram karmaşasını neyin “güvende tutma” neyin “kişisel alana müdahale” olduğu konusunda anlaşarak çözebiliriz.
-
Araba kullanırken yasak
Trafik ışıklarında bile olmaz! Çocuklar, trafik ışıklarında bekleme halindeyken bile, direksiyon başında mesajlaşılmasını veya telefona bakılmasını istemiyorlar. Anne babalarının yaptığı her şeyi gözlemliyorlar. Bir gün onlar da araba kullanacak ve o gün geldiğinde ebeveynleri de onlardan telefonu bırakmalarını isteyecek.
-
Öğütlediğiniz gibi davranın
Çocuklar ebeveynlerinin de – herkes masaya oturunca telefonu bırakmak gibi – kendi öğütledikleri davranışları sergilemesini istiyor.
-
İfşa etmeyin
Açıkça izinleri olmadan onlar hakkında bilgiler paylaşılmasını kesinlikle istemiyorlar. Michigan Üniversitesi’nde yardımcı doçent olarak çalışan ve araştırmanın yazarlarından biri olan Sarita Schoenebeck’e göre;
Aile üyeleriyle ilgili kişisel bilgilerin Facebook ve diğer sosyal medya platformlarında izinsiz paylaşımı konusundaki endişelerini dile getiren çocukların sayısı, ebeveynlerin sayısından 2 kat fazlaydı. Birçok çocuk, ebeveynleri bunu yapmaya devam ettiğinde içeriği utanç verici bulduğunu ve hayal kırıklığına uğramış hissettiğini söyledi.
Ebeveynler Sosyal Medya ve Teknoloji Konusunda Hangi Kuralları Koyuyor?
Hemen hemen her ailede sosyal medya ve teknoloji konusunda kurallar bulunur. Araştırma, ailelerin sadece %6’sının teknoloji kullanımı konusunda hiçbir kural veya beklentisi olmadığını ortaya koymuştur. Çocuklar ve ebeveynler tarafından bildirilen kurallar öncelikli olarak aşağıdaki kategorilerden birine girer. Liste oldukça kapsamlı ve bu da gayet mantıklı. Teknoloji ve sosyal medya kullanımı konusunda kendi kurallarını yaratan her aile için kullanışlı bir rehber olacaktır.
- Hazır bulunma / orada olma
Belirli durumlarda teknoloji kullanımı yasak (örneğin yemek masasında). Bu kural çocukların da ebeveynleri ile ilgili olarak bir önceliğiydi. - Gizlilik
Bu kural, kimliğin ve kişisel bilgilerin korunmasını içerir. Bu, ebeveynlerin çocukları ile ilgili olarak birincil kaygısıydı.
- Gece yasağı
Belli bir saatten sonra / yatağa girdikten sonra ya da yatak odasında telefon yasak – gibi. - Gerçek zamanlı denetim
Bu kural, ebeveynlerin çocuklarının cihazlarını, telefonlarını veya sosyal medyalarını istedikleri zaman kontrol etmelerini sağlar. - İçerik ya da servis engelleme / kısıtlama
Bu kural, belirli bir video oyununu, siteyi ya da sosyal medya platformunu kullanım şekli ya da miktarı bakımından sınırlamaya yarar. - Önce sorumluluklar
Ev ödevleri ya da ev işleri gibi belirli sorumluluklar yerine getirilmeden teknoloji kullanımı yasak. – gibi. - Davranışsal kurallar
Cinsel içerikli herhangi bir paylaşımı açmak, çoğaltmak ve paylaşmak yasak, zorbalık yasak ve kötü kelimeler kullanmak yasak. - Süre sınırı
Çocukların ne kadar süre teknolojiyi kullanarak zaman geçireceği ile ilgili kural. Zaman dolunca, teknolojik aletler kapatılır. - Dengeli olma
Teknoloji kullanımının, dışarıda oyun oynamak gibi diğer aktiviteleri dengelenmesine yönelik kural. - Masraf sınırlamaları
“WiFi yoksa indirme yapmak yasak” gibi harcamaları belli bir sınırda tutmayı hedefleyen kurallar.
Çatışma Olasılığını Azaltan Kurallar Koymanın Yolları
Kural koymak basittir. Bu kuralları zorla -ama aşırı değil- uygulatın. Savaş başladığında korkusuz ve değerli bir rakiple gladyatörvari bir çatışmaya girmiş gibi hissettirebilir. Teknoloji ve sosyal medya, çocuklarımız için harika şeyler olabilir ve dünyalarını gerçekten genişletebilir ama riskler de beraberinde gelir. Çocuklarımızın içlerinde onları incitebilecek bir dünyaya karşı korku duygusu büyütmelerini istemeyiz, ama gerçek şu ki, o dünya var. Çocuklar ve gençler bu tehlikelere karşı genelde kördür, bu da tehlikeleri daha da artırabilir. İşte bu noktada devreye biz gireriz.
Teknoloji ve sosyal medya kullanımıyla ilgili kuralların olması önemlidir, ancak elimizden geldiğince, onların kuralları anlamasını ve kabul etmesini sağlamalıyız. Kurallar kendileri için anlamlı olduğunda, bu kuralları içselleştirmeleri ve gözlemlemediğimiz zamanlarda bile onları takip etmeleri daha olasıdır- ve çoğu zaman gözlemlemiyor olacağız. Çocuklarımızın internette neler yaptığını sürekli takip etmemiz imkânsız. Kurallara uyduklarında bu, beladan uzak kalmak için değil kuralların mantıklı olduğuna inandıkları içindir ve kötü davranışlar sergileme olasılıkları olsa bile uyumlu olma olasılıkları daha yüksektir.
Dahil Edin
Bunu gerçekleştirmenin en iyi yollarından biri, onları kural belirleme sürecine dahil etmektir. Kuralları bir takım olarak belirlemek, herkesin sesinin duyulmasına ve kuralların nedenlerinin anlaşılmasına yardımcı olur. Konuşmanın açık olması ve çocukların hissettikleri her şeyi söyleyebileceklerini hissetmeleri önemlidir. Onları neyin tetikleyip sınırları zorlamalarına sebep olacağını bilmenin tek yolu budur. Konuşma açık olduğunda, kendi seslerinin duyulduğunu hissederler ve siz de anlamadıkları ya da yanlış anladıkları noktalarda cevap verme fırsatı yakalamış olursunuz.
Çocuklarımız için sosyal medyayla ilgili kurallar belirlediğimizde, özellikle de yaşça daha büyük çocuklarımız için hatırlamamız gereken başka şeyler var: Onlar genellikle bölgeyi bizden daha iyi bilirler. Onların göremeyeceği riskler olduğu gibi, bizim göremeyeceğimiz riskler de vardır. Onları konuşmaya dahil etmeliyiz çünkü onlardan öğrenmemiz gereken şeyler var, özellikle de onların bizden bir şeyler öğrenmelerini istiyorsak. En büyük risklerin ne olduğunu düşündüklerini sormalıyız ve söylediklerini dinlemeliyiz. Ayrıca, onlara bizim öngördüğümüz riskler hakkında ne düşündüklerini sormalıyız ve söylediklerini dinlemeliyiz. Verdikleri cevaplarda, kuralların önemsiz olduğunu düşünmelerinin nedenleri gizlidir. Bu nedenler, kuralları çiğneyecekleri zaman kendilerine söyleyecekleri cümleler olacak. Sonra, gelecek ay tekrar onların fikrini sormalıyız, çünkü bakış açıları o yaşlarda çok hızlı değişiyor.
Araştırma çocukların, kuralların kişisel merak uğruna değil de kişisel iyilik ve güvenlik açısından var olduğunu bildiklerinde kurallarımıza uymaya daha meyilli olduğunu gösteriyor. Bunu bilmek bize bir avantaj sağlıyor. Eğer kuralları kararlaştırırken risklerin ve kuralların güvenliklerini nasıl sağlayacağının üzerinde durursak, daha az direnç gösterebilirler. (Elbette “az direnç” demek “hiç direnç” olmayacağı anlamına gelmiyor ne yazık ki.)
Teknoloji ve sosyal medyayı kullanan çocukların ve gençlerin bazı özgürlükleri olduğunu hissetmek istediklerini unutmamak önemlidir. Ebeveynler olarak bizim mücadelemiz, özgürlüklerini keşfetmeleri için onlara alan vermek ve aynı zamanda onları güvende tutmak arasındadır. Bunu yapmanın bir yolu, onları güvende olmak için ihtiyaç duydukları kuralları belirlemeye davet etmektir. Bunun için, riskleri ve endişelendiğiniz durumları açıklayın, sonra bunları ele alacak bir kural ortaya koymaları için topu onlara atın.
Bu iki sonuç doğurur -ve ikisi de iyidir. İlk olarak, kendi kurallarını belirliyormuş gibi hissetmelerini sağlar. Kurallarda söz sahibi olduklarını hissettiklerinde, bunun sizin yaptırdığınız bir şey değil de bizzat kendilerinin yaptığı bir şey olduğunu düşünmeleri daha olasıdır. Bu mekanizma, her zaman istediğiniz gibi sorunsuz çalışmaz, elbette. Hala hangi kuralların kural olmaya layık olduğu konusunda anlaşmazlıklar çıkabilir, ancak çözülecektir.
Yapacağı ikinci şey, beynin düşünmeyle ilgili bölümünü harekete geçirmek olacaktır. Özellikle gençlerde, karar alma eylemi pre-frontal korteksten bağımsız gerçekleşir. Beynin bu kısmı, bir olayın sonuçları hakkında düşünebilme, problem çözme ve analiz etme becerilerinden sorumludur. Pre-frontal korteks, ergenlik dönemi sonuna kadar tam olarak gelişmiş sayılmaz, bu da yirmili yaşların başlarına tekabül eder. Bu süre zarfında, karşılaşabilecekleri olumsuz durumlardansa olumlu durumları dikkate almaya daha yatkındırlar. Bir karar alırken, bu kararın neye mal olacağından çok onlara ne kazandıracağıyla ilgilenirler. Bu nedenle gençler, cinsel içerikli mesajlaşma, siber zorbalık, paylaşmamaları gereken şeyleri paylaşma ve kendilerini internet üzerinden dünyaya aşırı tanıtma gibi her türlü zor duruma kendilerini kolayca sokabilirler. Bu onların pre-frontal kortekslerini kullanamadıkları anlamına gelmez -kullanabilirler ve kullandıkları zaman da harika şeyler yaparlar, ancak bu bölge tamamen gelişene kadar dışarıdan harekete geçirilmesi gerekir. Riskler konusunda tartışmak ve bu risklerle başa çıkmanın yollarını kurallarla yönetmek onları problem çözmeye, eylemlerinin sonuçlarını düşünmeye ve planlama için bilgilerini kullanmaya iter. Bunların hepsi pre-frontal korteksle ilgilidir ve beynin düşünmeden sorumlu kısmını harekete geçirir.
Ve son olarak
Teknoloji, çocuklarımızın ve gençlerimizin dünyaya açılması için muazzam bir kapasiteye sahiptir. Bilgiye tek tuşla ulaşabiliyorlar, herhangi bir konuda destek bulabiliyorlar, keşfedebiliyorlar, deneyimleyebiliyorlar ve ait oldukları bir yer bulabiliyorlar – ama bu bazı sorunlara da sebep olabiliyor. Teknolojinin getirdiği diğer riskler arasında, sosyal becerilerinin zayıflaması, her zaman erişilebilir ya da “çevrim içi” olma gereksinimi ve dünya yataklarının başucundayken ondan uzakta, kişisel bir alan bulmanın zorluğu gibi olumsuzluklar sayılabilir. Önemli olan nokta, dengeyi yakalamak ve onların güvenliğini sağlayıp sosyal ve duygusal sağlıklarını korumak için elimizden geleni yapmaktır. Uymalarını istediğimiz kurallar koymak her zaman yeterli olmayacaktır. Bizden ayrı çok zaman geçiriyorlar ve eğer kurallar konusunda bizimle aynı fikirde değillerse, hangi kuralın uygulanacak kadar önemli olduğu konusunda kendi kararlarını vereceklerdir. Kontrol edemeyiz fakat etki edebiliriz. Karşılıklı istek ve beklentilerimiz var. Onlar için neyin önemli olduğunu sorarak ve aile kurallarını bir aile olarak hareket ederek görüştüğümüzde, bu onlara etki edebilmemiz için bize önemli bir fırsat verir.
Kaynak: HeySigmund