Politikacılar her zaman geçmişi istismar etmişlerdir. Ancak şimdi, zengin ülkeler ve gelişmekte olan ekonomiler bir nostalji patlaması yaşıyor. Sağ ve sol, demokrasiler ve otokrasiler, hepsi geçmişin ihtişamından söz ediyor. ABD Başkanı Donald Trump, “Amerika’yı yeniden muhteşem yap!” vaadine kendini adarken, Başkan Xi Jinping, aşağılanma yüzyılını unutturmak ve Çin’i ‘altın çağ’ına geri döndürmek için “Çin rüyası” vaadini kullandı. Meksika’nın yeni başkanı Andrés Manuel López Obrador, küresel kapitalizme karşı koyma ve ülkesinin ekonomik bağımsızlığını geri kazanma vazifesini üstlendi. Polonya’nın en güçlü politikacısı olan Jaroslaw Kaczynski, eski Polonya değerlerinin yeniden doğuşunu gerçekleştirmek için Sovyet komünizminin son izlerini de silmek istiyor.
Bu eski dönem çılgınlığının farklı ülkelerde farklı sebepleri var. Gelişmekte olan ülkelerde, geçmiş ihtişamlar çoğu zaman gelecekteki zaferlerin bir yansıması olarak görülür. 40 yıllık dönüşümsel büyümenin tadını çıkaran Çin, büyük bir şeyin eşiğinde olduğunu düşünüyor. Narendra Modi yönetimindeki Hindistan, artan jeopolitik gücünü Hindu-milliyetçi bir uyanış ile kutluyor.
Zengin dünyada, aksine, nostalji genellikle Sophia Gaston’un “her yerde olan, tehditkâr bir düşüş hissi” olarak adlandığı şeyden kaynaklanır. İngilizlerin neredeyse üçte ikisi eskiden hayatlarının daha iyi olduğunu düşünüyor. Fransızlar da benzer bir oranda, şu an memleketlerinde gibi hissetmiyorlar. Bu yılki Dünya Mutluluk Raporu, Amerikalıların hayatlarından giderek daha az memnun olduğunu tespit etti. Zengin ve gelişmekte olan ülkelerdeki büyük çoğunluk, robotların ve otomasyonun eşitsizliği artıracağına ve istihdama zarar vereceğine inanıyor. 2017’de yapılan ve 28 ülkeyi kapsayan bir anket, katılımcıların yarısından fazlasının yaşam koşullarının durgunlaşmasını veya kötüleşmesini beklediğini tespit etti. Japonların sadece yüzde 15’i, çocukların ebeveynlerinden daha zengin olacağını düşünüyor.
Araştırma verileri, gelişmekte olan ülkelerin iyimserliğinin, zengin ülkelerin karamsarlığından nasıl daha sağlam bir temele dayandığını kanıtlıyor. Dünyanın dört bir yanındaki insanlar daha uzun, daha sağlıklı hayatlar yaşıyor; savaşa ve kıtlığa daha az kurban gidiyor; eğitimin yaygınlaşmasıyla birlikte ayrımcılık ve önyargı azalıyor. Benzer şekilde, yazlar nadiren hissedildiği kadar huzurlu, ülke ise nadiren hissedildiği kadar ihtişamlı.
Ancak karamsarlığı ve nostaljiyi basitçe reddetmek, asıl noktayı gözden kaçırmaya sebep oluyor. Onlar siyaseti şekillendiren etkili güçler. Kullanabilmek için önce onları anlamak gerekiyor.
Nostaljinin İşlevi
Nostalji, değiştirilen dünyada iyimserlere ve kötümserlere bir çapa görevi üstlenerek hizmet ediyor. Yapay zekâ da dahil olmak üzere yeni teknolojiler, tüm endüstrileri bozma ve devlet ile vatandaş arasındaki ilişkiyi değiştirme konularında bir tehdit unsuru oluşturuyor. Geçen iki yüzyıldan sonra güç Batı’dan Çin’e doğru geri kayıyor. Gezegen, tarihin herhangi bir saatinde olduğundan daha hızlı yaşlanıyor. İklimi değişiyor. Irksal ve kültürel olarak her zamankinden daha karışık.
Böyle anlarda insanlar bir güven ve özsaygı kaynağı olarak nostaljiye sürüklenir. İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden ayrılmasını destekleyen (Brexiteer) pek çok kişi, Avrupa Birliği’nden ayrılmanın bir kez daha dinamik bir “küresel İngiltere’ye” ait olacakları anlamına geldiğini umuyor. Katalanlar, kendilerine özgü bir kimlik arayışı içinde idealleştirilmiş bir geçmişi uyandırıyorlar. Yolsuzluk ve durgunluktan endişe eden Brezilyalılar, otuz yıl önce kendilerini kurtardıkları askeri diktatörlüğün koruyuculuğuna geri dönmeyi vadeden bir başkan seçtiler. Bay Trump kömür ve çelik sektörünü desteklediğinde kirli, ölmekte olan endüstrilerde dışlanmaktan korkan insanlar birdenbire yeniden değerli olduklarını hissettiler.
Zengin dünyada, nostalji aynı zamanda başkasının ilerleme fikrine karşı isyan etmenin- “kontrolü geri almanın” bir yolunu sunar. Aşırı sağcı “Almanya için Alternatif” partisi, seçmenlerin birlik ve güvenlik kaybından yakındıkları eski Doğu Almanya’da en büyük desteğe sahip. Fransa’da, “sarı yelekliler” geçimlerini sağlayamadıkları için Şanzelize Caddesi’ndeki mağazaların vitrinlerini paramparça ettiler. Ulusal refah ve bireysel ekonomik güvence arasında, başkanları Emmanuel Macron tarafından sunulan takası reddettiler.
Bu, nostaljiyi tehlikeli yapar. Protestocular saati tam olarak geri almayı ümit etmiyorlar – sadece yavaşlatma arayışında olabilirler. Hal böyle olunca, bu tür bir sertlik sadece çöküş duygusunu ağırlaştırabilir. Ayrıca nostalji tutkunlarının özlemini duyduğu özsaygı duygusu çoğu zaman, yabancılara karşı duyulan nefret ve korkuyu besliyor gibi görünüyor. Hindistan’ın Hindu-milliyetçi uyanışı, Müslümanlara yönelik nefret suçu ihbarlarında bir artışa neden oldu. Batıda, sağcı insanlar daha az kültürle daha temiz bir geçmişi hatırlıyorlar; katı solcular ise küresel ticaret entrikalarını kınıyorlar. Yahudi düşmanlığının dirilmesi bir tesadüf değil, en azından Jeremy Corbyn liderliğindeki İngiltere’nin İşçi Partisi’nde tesadüf değil.
İyileştiren Nostaljiyi Seçmek
Yabancı düşmanlığı lekesi sebebiyle ilerlemeciler, bütün nostaljileri, toplumun tüm kesimlerinin korkularını reddetmelerine yol açacak bir acelecilikle önyargı olarak etiketlemekte. Bu genel kanı, popülistlerin nostaljiyi bu kadar başarılı bir şekilde istismar edebilmelerinin bir başka nedenidir.
Bunu çok kolay elde ediyorlar. Nostalji iyiliğe dayandırılabilir. 20. yüzyılın başlarında, Avrupa ve Amerika nostaljikti, aynı zamanda da benzer teknolojik, jeopolitik ve kültürel değişimin bir araya gelmesiyle mücadele ediyorlardı. Ardından bir çatışma ve sosyal kargaşa dönemi herkes için genel seçim hakkı ve eğitimi de beraberinde getirdi. Bugünün politikacıları o dönemden ders çıkarabilirler. Ülkelerin birlikte çalışmasını sağlayan kurumları koruyarak ve güçlendirerek savaştan kaçınmaları gerektiği açıktır. Ancak, güvensizlik ve yabancılaşma ile başa çıkmak için cesur yollar bulmalılar. Bu, insanların yaşamı boyunca eğitimi mümkün kılmak, vergilendirmeyi elden geçirmek, şehirlere ve bölgelere güç sağlamak, iklim felaketini önlemek ve göçleri akıllıca idare etmek suretiyle devletin vatandaş için daha fazla çalışmasını içerecektir.
Doğru Bir Tarih Anlayışı
Nostalji tutkunları bir şeyin peşindeler. Dünyayı idare etmenin tek yolu tükenmiş gibi göründüğünde ve bir sonraki de henüz gerçekleşmemiş olduğunda, geçmiş içinde önemli dersler barındırır. Hiçbir şey bir anlam ifade etmediğinde geçmiş en üstün öğreti haline gelir. Kim olduğunuzu ve nereden geldiğinizi bilmek önemli bir hale gelir.
Geçmişten yararlanmanın en iyi yolu, önyargılarınızı yıkmak ve ufkunuzu genişletmektir. Düzgün bir tarih anlayışı, ilerlemenin zor seçimlerle yüzleşmeye bağlı olduğunu kavramanıza yardımcı olur. Hatta bu bazen ilham verici olabilir. Elli yıl önce Apollo 8 Florida’daki Canaveral Burnu’ndan yola çıktı. 24 Aralık’ta görünürde birlik içindeki, yarısı karanlık mavi-beyaz gezegenin, Dünya’nın bu fotoğrafını çekti.
Kaynak: The Economist