Avustralya Ulusal Sanat Galerisi’nin daimî koleksiyonunda Sidney Nolan’ın The Alarm isimli tablosu yer alıyor. 1800’lerin son yıllarının kötü şöhretli kanun kaçaklarından oluşan Kelly çetesinin çöküşünün tarihini yansıtan bir dizi sanat eserinden biri, bir polisle karşı karşıya gelen parlak bir tavus kuşunu resmeder. Tablonun açıklama metnine göre, o günlerde bazen tavus kuşları bekçi olarak kullanılırmış. Kuşlar, yaklaşık üç kilometre uzaklıktaki bir tehlikeyi görebilir ve tehlikeye karşı panik içinde acı acı bağırmaya meyillidirler. Mülkünü korumak isteyen bir kişi, erken uyarı sistemi olarak bir kuş kullanmış olabilir – çünkü bu kuşlar, adeta bir teleskopla kornanın birleşimi gibiler.
Bilim – Teknoloji ve Kötüye Kullanım
Günümüzde, kuşbakışı görüş hem kötü niyetli kuruluşlar hem de hukuk uygulamaları tarafından istismar ediliyor, bu kez tavus kuşu değil drone görünümünde. Drone’un mucitleri, kuşların biyomekaniklerini ve davranışlarını yakından inceledi. Motorlu yük tutucular, raptorların bacaklarının kavrama hareketinden esinlenilerek yapılmıştır ve kamera lensinin tasarımcıları, kartalların gözlerinin keskinliğini kopyalamaya çalışmıştır. Kanat aerodinamiğini modellemek için, Stanford Üniversitesi’ndeki mühendisler, aerosol haline getirilmiş parçacıklarla dolu bir lazer alanı boyunca küçük koruyucu gözlükler taktıkları minik papağanları uçurdu. Avrupa’daki bilim insanları, drone’ların birbirleriyle yan yana uçarken güzergahlarını nasıl ayarlayacaklarına dair fikir üretmek için güvercin sürülerinin hava koordinasyonlarını araştırırken, başka bir grup araştırmacı da sığırcık sürülerinin karmaşık titreşimlerini (mırıldanma da denilebilir) incelemek için drone’ları kullandı.
Drone’ların işlevselliğini geliştirmenin ötesinde, biyomimikri (doğayı taklit ederken insanların problemlerine çözüm bulmayı amaçlayan bilim dalı) drone’ların manevra kabiliyetine de katkıda bulunmayı hedefler. Haziran ayında, South China Morning Post, en az beş Çin eyaletinde vatandaşları izlemek için kullanılan yeni nesil, fark edilmeyen “güvercin” drone’lar hakkında bir haber yayınladı. Bu sessiz, hafif dronlar (hareketli kanatlarıyla birlikte), söylenene göre hayvanlar tarafından bile fark edilmeden hareket edebiliyor. Drone’ları geliştirenlerden biri, onları kasten koyunların yakınında test ettiklerini açıkladı ki genellikle ürkek olan ve çevrelerindeki değişikliklere karşı tetikte olan bu hayvanlar bile üstlerinde dolaşan bu robotlardan bihaberdi.
Drone’ların Çalışma Sahası Birilerinin Yaşam Alanı
Her geçen gün daha fazla sayıda drone gökyüzüne yükseliyor ve yalnızca keşif amaçlı değil aynı zamanda bir ticaret ve oyun aracı olarak da kullanılıyor. Drone’ların işgal ettiği gökyüzü boş değil; bir yaşam alanı. Orada yaşayanlar, alanlarından vazgeçmeye gönüllü olmayabilir.
Avustralya, geniş arazisi ve elverişli hava koşullarıyla ticari drone testi için doğal bir laboratuvar olmaya uygun görülmüştür. Ancak bu kıtadaki drone operatörleri, teknolojilerini yukarıdan izleyen ve yıkıcı bir niyetle hücum eden bir tehlikeyle karşılaşır: Drone’larla çatışmaya giren kama kuyruklu kartal. Drone’un kamerasından çekilen videolar, yaygın görüşü kanıtladı – doğa makinelerle savaşıyor. Bu tür kamera kayıtları kaçınılmaz olarak aynı şekilde sona eriyor: Drone’un karbon-fiber gövdesinde beliren pençeler, daireler çizerek düşüşü ve ardından sertçe yere çarpışı. Batı Avustralya’nın altın yataklarında, tek bir maden şirketi kartalların, ölçüm drone’larına 70.000$ değerinde hasar verdiklerini bildirdi.
Daha Gelişmiş Kamuflaj ve Eğitimli Kartallar
Gelecekte, drone’ların dağıtım ağlarını kuran şirketlerin bu tür düşmanca yaklaşımların riskini de hesaba katmaları gerekecek. Kartalların yaşam alanında çalışan bazı araştırmacılar, bu durumu ortadan kaldıramasalar da kama kuyruklu kartalların tercih ettiği sıcak hava akımlarından kaçınarak drone’larına verilen zararı azaltmışlardır. Ancak şahinler ve hatta kazlar da dahil olmak üzere diğer kuşların da drone’lara saldırdığı kaydedildi. Eğer satış amacıyla üretilen drone’lar e-ticarette başarılı bir rol oynayacaksa diğer türlerden drone’ları korumak için kamufle etme görevini üstlenen tasarımcılar farklı algısal gerçeklikler tasarlamaya mecbur kalacaktır (örneğin kartalların gözleri, insan gözünün bulanıklaştırdığı özel pervane kanatları görür). Makinelerin gizlenmesi için yeni yollar bulmak zorunda kalabilirler; drone’ların görünümünü ve sesini ötücü kuşlarınki gibi (ya da Çinlilerin izinden giderek güvercinlerinki gibi) zararsız bir hale getirerek daha az dikkat çekici olmasını sağlayabilirler. Böylece drone’lar, bizden gizlenmek için değil ama saldırgan kuşlardan korunmak için, daha kuşa benzer bir görünüme girebilirler.
Bu vesileyle, kartalların bölgesel içgüdüleri, ilk olarak Hollandalı ve yakın zamanda diğer Avrupalı yetkililer tarafından potansiyel bir kazanç olarak tanımlanmıştır: Fransızlar ve İsviçreliler, hatalı ve düşmancıl drone’ları düşürmeleri için kartalları eğitiyor. Tavus kuşları eski zamanlarda nasıl bekçi olarak kullanıldıysa, kartallar da zamanı gelince bizim gözetlenmemize karşı bir silah olarak kullanılabilir.
Kaynak: The Atlantic