Facebook kullanıcıları, şirket için satılabilir veri yığınlarından ibaret olabilir ancak kullanıcılarının sosyal ağlarla daha ”duygusal” bir ilişki kurduğu kesin. Kimimiz bu paltformu uzaktaki arkadaşlarımızla iletişimi sürdürmek, kimimiz çalışmalarını duyurmak ve paylaşmak için kullanıyor. Bir diğer kesim tanıdığı herkesi TV seyreder gibi sadece seyrederken bir başka kesim ise kimseyle ilgilenmiyor.
Sadece 4 farklı kullanıcı tipi var
International Journal of Virtual Communities and Social Networking’de yayınlanan bir çalışmada, Facebook’un ‘Rashomon Etkisi’ne sahip olduğu belirlendi. Rashomon Etkisi farklı kullanıcı gruplarının, aynı ürünü çok farklı şekillerde kullanarak farklı deneyimler elde edebilmesine imkan veren bir özellik olarak tanımlanabilir. Bu fenomen, araştırmacıların 2 milyar kullanıcıyı ”ilişki kurucular, seyirciler, tellallar ve ‘sefie’ciler” olarak sadece 4 kategoride toplamayı başarmasını da açıklıyor.
Bu araştırmaya sadece 47 kişinin dahil olduğu ancak sınıflandırma, istatistik ve faktör analizi kullanarak öznel konularda farklı bakış açılarını araştırmaya yönelik bir yaklaşım olan Q metodolojisi kullandığı için ortaya çıkan sonucun güvenilir ve tutarlı sayılabileceği belirtilmiş. Araştırmaya katılanlar 18-32 yaş arası Amerikalı gençler. Bizde belki ufak tefek farklar gösterebilir ya da farklı kategoriler eklenebilir ancak genel çerçeveden baktığımızda sonuçların bizim coğrafyamızda da geçerli olduğu görülebilir.
İlişki kurucular
Bu tip kullanıcılar aslında zamanında mektup ve telefonla uzaktaki arkadaş ve akrabalarıyla iletişimini sürdüren kullanıcı tipidir. Brigham Young University İletişim Enstitüsü asistanı Tom Robinson’a göre bu kullanıcı tipi için Facebook, gündelik yaşamlarının bir uzantısı niteliğinde. Bu kullanıcılar Facebook’u, dünyaya açılan bir pencereden ziyade kendi cemiyeti içerisinde sosyalleştiği bir site olarak görüyor.
Seyirciler
Facebook’ta yer almayı “toplumsal yükümlülük” gibi gören bu kullanıcı tipi ise Facebook’u modern yaşamın kaçınılmaz bir parçası olarak görüyor ancak çok nadiren kişisel bilgilerini ifşa ediyor, fotoğraf paylaşıyor ya da durum güncellemesi yazıyorlar. Facebook üzerinden pek etkileşime geçmiyorlar.
Bu kullanıcı grubu Facebook’u daha çok profillere bakmak, insanlarla iletişim içinde olmak için kullanıyor. İlgilendikleri insanlar hakkında bilgi edinmek başlıca profil gezme sebepleri. Bunun yanı sıra bir çoğumuz bu tip kullanıcıyı yakından tanırız. Örneğin üniversite ya da işyerinde grup paylaşımları için kurulan Facebook gruplarından uzak kalmamak için sahte isimle dahi olsa profil oluştururlar.
Tellallar
Bu tip kullanıcılar ise genel olarak gazeteci, aktivist ve organizatörlerden oluşuyor. İlişki kurucuların aksine organik ilişkilerle pek işleri olmuyor. Tek dertleri zorunda hissettikleri bilgileri paylaşmak olan bu kullanıcıların kimseyi takip etme gibi bir dertleri de yok. Bu örneği ülkemizde daha çok siyasi içerikler paylaşan kullanıcılarda görebilirsiniz. ”Sürekli olarak belli başlı gazete yazarlarını ve videoları paylaşan kullanıcı” deyince gözünüzde biri canlanıyorsa işte o kişi bu kategoriye giriyor. dahil olduğu ya da çalıştığı bir organizasyon için size sadece ve sürekli davetiye yollayan, herhangi bir konuda düzenli olarak fikirlerini benimsetmeye çalışan aktivistler bu kullanıcı grubu içerisinde yer alıyor.
‘Selfie’ciler
Hepimizin oldukça aşina olduğu bu grup, ilişki kurucu Facebook kullanıcılarına benzer bir şekilde sürekli fotoğraf, video ve durum güncellemesi paylaşıyor. Ancak “selfie”cilerin asıl amacı iletişim kurmak değil, ilgi çekmek. Beğeni ve yorumlar ile motive olan bu grup “aldığım bildirimler ne kadar fazlaysa akranlarım tarafından o kadar çok onaylanmış hissediyorum” şeklinde kendini ifade ediyor.
Yukarıda bahsettiğimiz kullanıcı türlerini okurken kendinizi birden fazla kategoride görüyor olabilirsiniz ancak biraz düşündüğünüzde bu kategorilerden birine daha uygun olduğunuzu fark edeceksiniz.
Sizce bu kategorilere eklenmesi gerekenler var mı? Örneğin ”troll” de bir kategori olarak ekleyebilir miydi?
Kaynak: Quartz