Göçte geride kalan 50 yıl
İkinci Dünya Savaşı’nın ardından kalkınma sürecine giren Avrupa ülkeleri, azalan iş gücü nedeniyle, komşu ülkelerinden işçi talep etmeye başladı. Türkiye’de o yıllarda, hızlı nüfus artışı ve köylerden şehirlere göçle birlikte artan işsizlik nedeniyle Türkler, kitleler halinde anavatanlarını terk ederek, Avrupa’nın çeşitli ülkelerine göç etmeye başladı. Geçtiğimiz 40 senede, özellikle Almanya’ya 3 milyon Türkün göç ettiği söyleniyor. Geride kalan 50 yılın ardından yıllarca Almanlarla aynı toplumda yaşayan Türklerin, tamamen farklı bir kültüre alışmaları elbette kolay olmadı. Anadolu’nun köy ve şehirlerinden göçerek bir ‘sanayi’ toplumuna yerleşen Türkler, her alanda karşılaştıkları problemlerini çözmek için ciddi bir emek sarfetti.
Bir sosyal medya projesinden, kitaba uzanan yolculuk
Avrupa’ya göç eden milyonlarca Türkün hikayelerine dair Twitter ve Instagram hesapları üzerinden paylaşımlar yapan DiasporaTürk hesabı, kısa zamanda büyük ilgi gördü. Sosyal medya hesaplarının kurucusu Gökhan Duman, Göç Vakfı’na verdiği röportajında,yaklaşık 2 yıl önce bu yolculuğa, göç ve göçmenlik konusuna ilgi duyan arkadaşlarıyla birlikte çıktığını dile getirdi. Almanya, Fransa, Belçika, Hollanda, Avusturya gibi birçok ülkeden göçmenlerin kendileriyle gurbet fotoğraflarını ve hikâyelerini paylaşmaları üzerine, şu anda geniş bir arşive sahip olan Duman, Türkiye’nin bir göç toplumu olduğu, göç ve göçmenlik konusunun popüler kültürde işlenmesi gerektiği görüşünde. Gökhan Duman, ayrıca editörlüğünü üstlendiği ve 2 yılda hazırladığı “Göçüp Kalanlar” isimli foto-belgesel kitabında, Avrupa gurbetine yolu düşen Türklerin öykülerini, fotoğraflar aracılığı ile anlatıyor. Dünyaca ünlü sanatçıların 1964-1993 yılları arasında çektiği 61 fotoğrafın yer aldığı kitapta, çeşitli akademisyen ve gazetecilerin fotoğraflar hakkında yazdığı yorum ve hikâyeler de eşlik ediyor.
Gökhan Duman, BBC Türkçe röportajında, Türkler ve Almanlar arasında başlarda iyi başlayan diyaloğun, Türklerin sayısının artmaya başlamasıyla ırkçı cinayetlere kadar ulaşan bir ‘ötekileştirmeye’ dönüştüğünü vurguluyor.
İlk başta Türkleri bandolarla karşılıyorlardı ancak sayılar arttıkça yerli halkta ‘işimizi alacaklar mı’ diye bir kaygı başladı. Öyle olunca ilk baştaki samimi duygular yavaş yavaş ötekileşmeye başlıyor.
İşte hemen her gurbetçinin albümünde bulunan, hikayelerin aynı, yüzlerin farklı olduğu bazı karelerden seçmeler:
https://twitter.com/diaspora_turk/status/640227900172713984
❝73'te gidip 75'te döndüm. 40 yıl geçti ama köyde adım hala Almancı. Hanım bile kızınca Almancı diyor. Korkuyorum mezarıma da yazacaklar.❞ pic.twitter.com/LmV5xs3B9k
— DiasporaTürk (@diaspora_turk) August 6, 2017
https://twitter.com/diaspora_turk/status/882660812770377729
"Babam bozulan eşyalarımızı uzun ömürlü tamir etmezdi; onun tabiriyle emaneten tutsun yeterdi. Emaneten demek buradan gidene kadar demekti." pic.twitter.com/wQedIm8imB
— DiasporaTürk (@diaspora_turk) July 1, 2017
"Almanya bize Rum tercüman vermiş. O Türkçe bilmiyor biz Rumca anlamıyoruz. Adama işimiz düşmesin diye tüm gün dua ediyoruz" (25.2.64-Sabah) pic.twitter.com/LU5qio0KRf
— DiasporaTürk (@diaspora_turk) June 29, 2017
"O zaman tek firma vardı, o götürüyordu cenazemizi memlekete. Ama haftasonu kapalıydı. Biz de ne yapalım inşallah haftaiçi ölürüz diyorduk." pic.twitter.com/T2F5A2iBt8
— DiasporaTürk (@diaspora_turk) June 15, 2017
"İftar için radyo başında ezanın okunmasını beklerdik. İsveç'te yaşayıp Türkiye'ye göre oruç tutuyorduk ama kabul oluyor muydu Allah bilir." pic.twitter.com/6FHjK1lzmf
— DiasporaTürk (@diaspora_turk) May 26, 2017
"Yurda yeni koydukları sigara otomatını bir tek Bahri abi kullanmayı biliyordu. Öyle saygı duyuyorduk ki kendisine, adını Profesör koyduk." pic.twitter.com/lpwy3Xl0aE
— DiasporaTürk (@diaspora_turk) May 15, 2017
"Bavul bir göçmenin geri dönüş umududur. Onu yatağın altına ya da bir depoya koymayız. Hep gözümüzün önünde olur ki umudumuzu canlı tutsun." pic.twitter.com/rpViGPLcoP
— DiasporaTürk (@diaspora_turk) May 4, 2017