Bill Gates ve Oprah Winfrey gibi mega milyarderler, sürekli öğrenmenin, başarılarının hayati bir parçası olduğunu ifade ediyor. Neyse ki beyninizi ve yeteneklerinizi daha hızlı beslemenin basit yöntemleri mevcut. İşte sürekli öğrenimin gücünden faydalanmanızı kolaylaştıracak bazı tüyolar:
50 dakika ya da daha az
Bir yere kapanıp saatler hatta günler boyu yeni bir şeyler öğrenme düşüncesi pek havalı gelebilir ancak araştırmalar gösteriyor ki, beyinlerimiz -özellikle kapasite üstü çalışmaya zorlandığında güçten hızla düşüyor.
Louisiana State Üniversitesi’nden Ellen Dunn, ‘’30 dakikanın altında çalışmak yeterli değil ancak 50 dakika üstü de beyninizin bir defada alacağından çok daha fazlasını vermek anlamına gelebilir.’’ ifadeleriyle ideal seans uzunluğuna açıklık getiriyor. Öğrenme seanslarınız için gerçekçi sınırlar çizdiğinizden ve onları düzenli ve yeterli uzunlukta molalarla böldüğünüzden emin olun.
80 / 20 Kuralı
80/20 kuralı olarak da bilinen ‘Pareto Prensibi’, adını İtalya’nın mahsüllerinin yüzde 80’inin, tüm çiftliklerin yüzde 20’si tarafından üretildiğini fark eden İtalyan ekonomist Vilfredo Pareto’dan alır. Günümüzde Tim Ferriss gibi verimlilik uzmanlarının, daha modern bir yaklaşımla bu kuralı bir tür ‘hızlı öğrenme yöntemi’ne çevirdiği görülüyor. Pareto kuralınından ilham alan yönteme göre, ilk olarak öğrenmek istediğiniz konu ya da alanın en önemli yüzde 20’lik kısmına odaklanmalısınız – çünkü bunlar bilmeniz gerekenlerin yüzde 80’ini oluşturur. Kendinize şunu sorun: Burada yaptığım yatırımın karşılığını en çok alacağım bileşenler hangileri? Örneğin yabancı bir dil öğreniyorsanız ”Zamanın çoğunda (yüzde 80’inde) kullanacağım yüzde 20’lik kelime dilimi hangi kelimelerden oluşuyor?”
Aynı anda pek çok iş yapmayı bırakın
Beynimiz bazı durumlarda bilgisayar gibidir – tarayıcıda çok sayıda sekmenin açık olması işlem hızınızı düşürür. Araştırmalar tek seferde birden fazla iş üzerinde çalışmanın, bu işlerin her birinin kalitesinden ödün vermekle mümkün olduğunu ortaya koyuyor. Dikkatiniz dağıldığında elinizdeki işe dönebilmeniz ise ortalama 25 dakika sürüyor. Bu boşa harcamak için ciddi bir süre.
İçinde bulunduğumuz ‘sürekli dikkat dağınıklığı çağı’nda, çalışma seanslarınız süresince e-posta, telefon ya da bildirimlerinizden uzak durmanız önem taşıyor. Çoklugörev, öğrenme hızınızı azaltır ve beyninizin tam kapasite çalışmasını engeller.
Öğrenme yöntemlerinizi değiştirin
‘’Yeniden bir araya getirme’’ ya da ‘’birleştirme’’ olarak çevirebileceğimiz ‘rekonsalidasyon’, beynimizin mevcut bilgilerimizi yeni bilgiler ile güncellemesi ya da modifiye etmesi olarak tanımlanabilir – ve öğrenme becerisinin kuvvetlendirilmesinde merkezi bir rol oynar.
Bir Johns Hopkins araştırması gösteriyor ki, öğrenmek istenilen şey için sürekli aynı, tekdüze pratik yerine, bir parça değiştirilmiş bir yolun denenmesi daha etkili ve hızlı bir öğrenme sağlıyor.
Öğrenme yöntemlerinizi çeşitlemek üzerine düşünün. Bir seansta hafıza kartları kullanıyorsanız sonrakinde webinar ya da podcast dinlemeyi deneyin. Bu değişiklik, beyninizin bilgiyi daha hızlı çağırmasına yardımcı olur.
İşi ustalarından öğrenin
Yazar Robert Greene, işinin ehli bir akıl hocasının ya da ustanın ‘’ideal çıraklık’’ için paha biçilmez oluşuna dikkat çeker. ‘’Çıraklık’’ kelimesi gözünüze orta çağdan fırlamış bir demirci ustasını ve çırağını getiriyor olabilir ancak bilgi çağında, YouTube, Skype ya da MicroMentor gibi profesyonel servislerden akıl alabilirsiniz. Bunlar dışında da, genç profesyonellere yol göstermek çoğu uzman için mutluluk vericidir.
Notlarınızı eski usulle alın
Princeton Universitesi ve UCLA araştırmacıları, kalem kağıtla not tutmanın daha aktif dinleme sağladığını ve önemli noktaları belirleme becerisini artırdığını ortaya koymuş. Bilgisayarda tutulan notların ise daha özensiz olduğu ve bu yöntemin, Facebook gibi platformlara erişim imkanı sebebiyle dikkat dağınıklığına daha açık olduğuna dikkat çekilmiş. Kısacası, kalem kağıt kullanarak, gerçekten önemli olan noktaları, anahtar kelimeler ve kısa cümleler halinde not almayı deneyin.
Uzun oyuna hazırlanın
Yeni bir şeyler öğrenmeyi sürdürmek için gerekli zamanın, paranın ya da motivasyonun tükenişini ve o vazgeçiş anını hepimiz yaşamışızdır. Seth Godin buna ‘’iniş’’ der – yeni bir şey öğrenmenin cicim aylarında sona gelmek.
Bundan kaçınmanın en iyi yolu, bir noktada geleceğini bilmek ve hazırlıklı olmaktır. Steve Jobs ‘’Başarılı girişimcilerle başarısız girişimcileri birbirinden ayıran şeylerin yarısının sabırdan ibaret olduğunu gördüm.’’ diyerek, öğrenmenin bir kısa mesafe koşusu değil bir maraton olduğunu doğrular gibidir. Başaranlar daima sabredenlerden çıkar.
Sonuç
Sürekli bilgi, haber ya da değişimin söz konusu olduğu bir dünyada yaşamak kolaylıkla bunaltıcı olabilir. Bu tüyolardan faydalanarak, dönüşen çevreye uyum sağlamakta ve oyunda kalmakta elinizi güçlendirebilirsiniz.
Kaynak: ThriveGlobal